İki ay sonra babamı fabrikadan attılar. Ekonomik kriz varmış. Annem " Ekonomik krizle alakası yok", diye ağlamaya başladı.
"Durup dururken göze battın, grev gözcülerini bir gecede attılar. Bütün sendikalıları bir gecede attılar. Siz dövüşürken oturanlara hiç bir şey olmadı, siz kavga ettiniz, onlar kazandı."
"İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne"
demişti Maksim Gorki:
"İşte asıl cinayet bu Utanılacak bir cinayet..."
İnsanlar gün içinde kabalıkları, kalabalıklarıyla ne kadar da incitiyorlar değil mi ruhumuzu? Kalbimizi nasıl da kırabiliyorlar.
Oysa Platon şu nasihatte bulunur:
"Nazik olun. Çünkü karşılaştığınız herkes farkında olmadığınız zorluklarla boğuşuyor..."
Dikkat ediyor muyuz buna ? Anlamaya çalışıyor muyuz insanları yargılamadan önce ? Unutuyor muyuz yoksa herkesin bir kalbi olduğunu?
Pessoa'dan bir alıntı yapayım yeri gelmişken:
"Kimseyle alay etme. Kimseyi küçük görme.Kalbinin en ücra köşesinde bile yapma bunu. İnsan yaşamı alaya alınmayacak kadar hüzünlü ve ciddidir."
Çoğu zaman unutsak da gerçek bu...
Ressam Van Gogh geçirdiği bir kriz sonrası kendisine sıktığı bir kurşunla yaralanıp evine geldiğinde şu sözü sayıklayıp hayata veda etmişti:
"Hüzün sonsuza dek sürecek..."
Sürmesin, sürdürmeyelim İnsanları incitmeyelim.
"çoğu zaman sakin, sıkıntısız zamanları kolluyoruz öğrendiklerimizi uygulamak için. lakin o vakitlerde, o bilgilere gerek yok ki. öğrendiklerimiz kriz anlarında işe yaramıyorsa, bilginin hamallığını yapmış oluyoruz."
Duygulara, hayallere, gözyaşlarına çok değinmeyeceğim, nihayetinde hayatın gerçekleri var, dolar almış başını gitmiş, kriz gırtlağımıza basmış, anası ağlıyor milletin.
Çocukluğumda içinden çıkılmaz bir kafa karışıklığıyla, ergenliğimde güçlü bir öfkeyle şimdilerdeyse garip, huzurlu, anlayışlı bir kabullenişle irdeliyorum özgür iradeyi. Olmak zorundadan olmalıydıya sonrasında ise olabilirdi belki de diyerek kabul ediyorum olmadığını. Özgür irade yalnızca bir yanılsamadan ibarettir. Tıpkı tanrı gibi o da
İsmail Kaygusuz
1359’larda Abdal Musa Sultan ömrünün son yıllarını yaşıyordu. Henüz 18-19 yaşlarındaki ve yola kabul edilmiş Kaygusuz Abdal’ın akıl, inanç ve bilgi gücünü çok iyi anlamıştır. Ona en gözde abdalı-dervişi olarak bakıyordu. Belli ki Kaygusuz’u, kendi yerine baş ardıl (halife) yetiştirmek istiyordu. Bunun için genç Kaygusuz’un zamanın tüm
Kriz anında karar vermeden, konuşmaya başlamadan ve herhangi bir davranışta bulunmadan önce kendinize 3 derin nefes alma zamanı tanıyın.....Bu yüzden yanlış bir şey yapıp günlerce vicdan azabı çekmektense, kendimize 3 nefeslik alan açmak daha akıllıca...
Gülüşü; savaş görmemiş, açlık yaşamamış, ekonomik kriz geçirmemiş, refah ve huzur içindeki bir ülke kadar güzeldi.
Öyle bir ülke yoktu. Belki de gülüşü bu yüzden eşsizdi.
"İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne"
demişti Maksim Gorki ;
"İşte asıl cinayet bu
Utanılacak bir cinayet..."
İnsanlar gün içinde
kabalıkları, kalabalıklarıyla ne kadar da
incitiyorlar değil mi ruhumuzu ?
Kalbimizi nasıl da kırabiliyorlar.
Oysa Platon şu nasihatte bulunur;
"Nazik olun.
Çünkü karşılaştığınız herkes farkında
olmadığınız zorluklarla boğuşuyor..."
.
.
.
Ressam Van Gogh geçirdiği bir kriz sonrası
kendisine sıktığı bir kurşunla yaralanıp evine
geldiğinde şu sözü sayıklayıp hayata veda
etmişti:
"Hüzün sonsuza dek sürecek..."