...
Ve yine hüzün çöker yüreğime... Uzun, sımsıcak, olabildiğince rahatlatıcı, koca bir yazın ardından gelen sonbahar sebebiyle. Hışırtısını duydukça düşmeye yüz tutan sararmış yaprakların, üşüten yellerin esintisi vurur yüzüme yaklaşan kışın haberini.
Herkes kendi telaşında bilmez bir başkasının derdini, kalp acısını, hayal kırıklıklarını...Bir çocuk egosu eşliğinde döner durur kendi evreninde.
Mutsuzluk kader midir kendi ellerinle hazırladığın gelecek mi acaba?
Kim bilir ne zaman bitecek bu karmaşa? Ruhsal ayrılıklar, hüzünlü gözyaşları, öğrenilmiş çaresizlik ve kabullenilmiş teslimiyet tüm bu olup bitene...
Belki zaman getirecek huzuru belki kendiliğinden ansızın çalacak kapını bu defa.. ya da pişmanlık bir ömür boyu ne belli... arada olmak, arafta kalmak...
Elbet çıkacak bir yere bu yolun sonu...
Acı olan bekleyiş...
Sabır ise büyük meziyet doğrusu...