Bizden öncekiler, kendilerini, İslâmla yetinmeyip bir parça doğululaştırdıkları için kültürümüzü, medeniyetimiz ve gücümüzü kaybettik. Bizler de kendimizi, hep batılılaştırmak, boyuna batılılaştırmak istediğimiz için bir türlü gerçek ve sağlam bir kültür ve medeniyet gücünü elde edemiyoruz. *****
Sayfa 100 - Diriliş YayınlarıKitabı okudu
Hacı Bektaş-ı Veli, Fars kültürünün hâkim olduğu bir dönemde, yaşadığı bölgede Türk dil ve irfanını işleyerek, Türk kültür ve edebiyatının gelişmesine önemli katkı sağlamıştır. Böylece Hacı Bektaş-ı Veli, Konya merkezli Mevleviliğe ve İran'dan gelen Fars kültür hâkimiyetine karşı Türk dil ve kültürünü diriltmek amacıyla büyük mücadele vermiştir. Bundan dolayı o, Fars kültürü ve sanatına hayran olan yüksek tabakanın daha çok rağbet ettiği ve felsefesi daha ağır olan Mevlana ve çevresinden ziyade, şehirli ve köylü esnafın, zanaatkârın ocağı durumundaki Ahi Evran ve Ahilerle daha sıcak ve samimi münasebet içinde olmuştur.
Reklam
İslam felsefesi evrensel kültür içinde önemli
Ortaçağ felsefesinin, bir diğer önemli ve özgün felsefe geleneği, İs­lam felsefesinden meydana gelir. İslam felsefesi, Batı'nın patristik felsefenin ardından ağır bir "karanlık çağ" a girdiği sırada, kültür tarihinde özellikle bilginin sadece korunmasına değil, zenginleş­mesine önemli katkılarda bulunmuş bir düşünce geleneğini ifade eder. Gerçekten de milattan önce yedinci yüzyıl ile on beşinci yüz­ yıl arasında İslam uygarlığında geliştirilen bu felsefe, sadece An­tik felsefe ile on ikinci yüzyıl sonrası Skolastik Hıristiyan felsefesi veya modern felsefe arasında bir köprü görevi gören bir felsefe olarak sınırlı kalmış değildir. O, buna ek olarak, felsefi düşünce­ ye de önemli katkılarda bulunmuştur. Başka bir deyişle, ortaçağ İslam felsefesi evrensel kültür içinde önemli bir yere sahip olan bir felsefe olarak karşımıza çıkmaktadır. İslam felsefesine Müs­lümanlar dışında katkıda bulunanların olduğu ve sadece Arap dilinde ifade edilmediği için, İslam felsefesini İslam kültüründen doğmuş ve İslami coğrafya üzerinde bulunan yerlerde ifade edil­miş olan düşünce geleneği olarak çok genel bir biçimde, bir bütün halinde tanımlayabiliriz.
Sayfa 126 - SAY YayınlarıKitabı okuyor
Türkiye’de İslâmiyet aleyhtarı hava ve kültür sükutu öyle bir zihniyet bozukluğu ve iptidaî bir ruh hâleti yaratmıştır, ki üniversitelerde bile, yalnız din ilimleri değil, İslâm felsefesi, hukuku, sanatı… gibi mühim kürsülerin ihdası daha ciddî mukavemetlerle karşılaşmıştır. İlerilik vehim ve gafletiyle gösterilen bu mukavemetin, hakikatte, geriliğin bâriz bir delili olduğuna hükmedebilmek için de, Avrupaî ilim ve zihniyete sahip olmak şöyle dursun, normal muhakemeyi muhafaza etmek ve şaşkınlıktan kurtulmak kâfidir.
Yunan Felsefesi ile İslam felsefesinin ilişkisi
İslam felsefesinin Kur' an ve Hadis dışında, ikin­ci önemli kaynağı Grek felsefesi olmuştur. Daha doğru bir deyişle, nasıl ki Kur'an hikmet anlamında felsefenin en büyük kaynağı ya da ilham temeli olmuşsa, felasifenin veya Meşşai felsefenin, en önemli kaynağı, Kur'an'la birlikte, Grek felsefesidir. Buna göre başta İbn Sina, Farabi ve İbn Rüşd olmak üzere, neredeyse tüm Müslüman filozoflar kendi İslami kültür çevrelerinde karşı karşıya kaldıkları felsefi problemlere bir çözüm getirmek için, ihtiyaç duydukları kav­ramsal araçları, muhtemel çözümlere yönelik ana ilkeleri ve temel argümanları, yoğun bir çeviri faaliyetinin kendilerine tanışma imka­nı temin ettiği Yunan felsefesinden temin etmişlerdir.
Sayfa 138 - SAY YayınlarıKitabı okuyor
"Her büyük millet, kendi hayatının evrim sınırını ve ebedîliğe yönelen hayat yolculuğunun büyük kudretini felsefî sistemden çıkarır. Bugüne kadar İslâm'ın ve Kur'ân'ın felsefesi yapılmamış olduğu düşünülürse ne kadar gerilerde olduğumuz kolayca anlaşılacaktır. Felsefî kültür, mektebin temel taşıdır."
Sayfa 15 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyacak
Reklam
573 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.