Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dil
Dil, bir et parçasıdır. Ama bu et parçası insanı insan yapan en önemli unsurlardan biridir. Denilir ki, " İnsan iki şeyi ile insandır, kalbiyle ve diliyle."
Gerçekten, insanların davrarışlarına baktığımızda, aslın­ da onların iç dünyalarının yansımalarını görürüz. Mesela, zalim sultanın huzurunda hak ve hakikati haykıran kişide şecaat hasletini gördüğümüz gibi, muhtaçlara uzanan bir elin arka planında ruhtaki cömertliği seyrederiz. Yüzde meydana gelen kızartı, kah ruhtaki bir mahcubiyetten, kah bir heyecandan haber verir.
Reklam
Denilir ki, "Tabiat boşluk kabul etmez!" İnsan, eğer iyi özelliklerle kendini donatmazsa, kötü özellikler onu istila eder. Tıpkı iyi bir ziraat yapılmayan tarlanın yabani otlarla dolınası gibi.
" İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, konuşmalarıyla uğurlanır."
Hz. Lokman oğluna çok güzel nasihatler verir. Bunlardan biri de şudur: *Küçümseyerek insanlardan yüzünü çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, böbürlenen, kibirlenenleri sevmez." [Lokman, 18]
Reklam
İnsanın en önemli azalarından biri, gözdür. Göze "Ruhun penceresi, ruhun aynası" denilir. İnsanı algılamanın en sağlıklı yolu göz temasıdır. Muhatabımızın gözüne baktığımızda, göz penceresinden ruhun derinliklerine doğru uzanabiliriz.
"Allah, geride kalan üç kişinin de tevbelerini kabul etti. O derece bunalmışlardı ki, yeryüzü bütün genişliğiyle beraber kendilerine dar geldi. Vicdanları da kendilerini sıkıştırdı. Allah'tan, yine O'na sığınmaktan başka çare olmadığını anladılar..." (Tevbe sûresi, 9:118.) Ayet, Tebük seferinden geri kalan üç sahabenin iç dünyasını tasvir etmektedir.
İslam dini, müntesiplerine ifrat ve tefritten uzak kalıp istikametli bir hayat yaşamalarını emreder. “Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık” [Bakara, 143] ayeti Müslümanların bu mümtaz özelliğine dikkat çekmektedir. Ayette geçen “vasat bir ümmet”ten murat, “ifrat ve tefritten azade dengeli bir ümmet” demektir. Kanaatimizce, buna “orta ümmet” demek manayı tam ifade etmemektedir.
Sayfa 147 - Selsebil YayınlarıKitabı okudu
Kur’an, tüm insanlığa rehber bir kitaptır. O, semavî bir sofradır ve muhatap olan herkesin bu sofradan bir payı vardır. Bir mühendis, kendi sahası perspektifinde Kur’ana baktığında daha önce farkına varılmayan çok şeyler bulabilir. Bir doktor Tıb ilmi açısından Kur’anı incelediğinde şifa bahşeden çok ayetler olduğunu fark edebilir. Bir sosyolog, Sosyoloji ilminin verilerinden de yararlanarak ayetleri tefekkür ettiğinde Kur’anın bir açıdan Sosyoloji kitabı gibi olduğunu görebilir. Bir psikolog, belli bir Psikoloji alt yapısıyla Kur’anı tezekkür ettiğinde ayetlerin engin ve zengin manasına yelken açabilir...
Sayfa 150 - Selsebil YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tarih boyu dini değerlere saldırılar eksik olmamıştır. Bunlara verilecek tepki türlerinden biri de, onların bulunduğu yerden kalkıp gitmek, onları dinlemeyerek protesto etmektir. Böyle bir hareket bazen o kimseye el ile müdahaleden çok daha etkili olabikmektedir. Kur'an, bunu şöyle nazara verir: “Âyetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman hemen onlardan uzaklaş ki, ondan başka söze dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana unutturursa, hatırladıktan sonra hemen kalk, o zalim kavim ile beraber oturma.” [En’am, 68] Bir başka ayet ise, şöyle der: “Allah size Kitap’ta şöyle hüküm indirdi: Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe onlarla oturmayın, aksi halde siz de onlar gibi olursunuz.” [Nisa, 140]
Sayfa 149 - Selsebil YayınlarıKitabı okudu
“Vay be, demek öyle!” :)
“Öff” ifadesi, “bıktım, sizden nedir çektiğim, artık sıkılmaya başladım” gibi manaları ifade eder. “Ah!” ifadesi, kişinin iç dünyasındaki ızdırabın bir tercümanıdır. “Oh” ifadesi, sürûr ve memnuniyet ifadesidir. Daha çok sıkıntılı bir durumdan kurtulunca söylenir. “Ohh, dünya varmış!” cümlesinde olduğu gibi. “Hımm” ifadesi, düşünceli tavırların göstergesidir. “lhh” ifadesi, iç dünyamızda meydana gelen sıkıntılara işaret eder, daha çok bir iç geçirme ile beraber çıkar. “Vay!” ifadesi, daha çok hayret ve şaşkınlık alameti olarak söylenir. “Vay be, demek öyle!” cümlesinde olduğu gibi... “Eee” ifadesi, muhatabı dinlemek istediğimizi gösterir. “Eee, daha neler oldu, anlat bakalım” cümlesinde olduğu gibi... Bazan vurguya göre, sabrımızın taşmak üzere olduğuna delâlet eder: “Eee, yetti be...” “OO” ifadesi, sürpriz bir durumla karşılaştığımızda çakardığımız bir sestir. Mesela, “OO, kimleri görüyorum!” deriz. “Vah!” ifadesi, üzüntümüzü yansıtır. “Vah vah! Genç yaşta öldü zavallı” cümlesinde olduğu gibi...
Sayfa 131 - Selsebil YayınlarıKitabı okudu
Kur'an-ı Kerimde anne-baba hakları anlatılırken, evlâda şu talimat da verilir: “ Onlara “öff” bile deme!” [İsra, 23]
Sayfa 131 - Selsebil YayınlarıKitabı okudu
İnsan, meramını uzun cümlelerle anlatabildiği gibi, kısa cümlelerle de anlatabilir, hatta zaman zaman tek heceli kelimlerle de... “Ah, oh, öff, hımm, ıhh, vay, eee, ooo, vah” gibi heceler bunlardan bazılarıdır.
Sayfa 131 - Selsebil YayınlarıKitabı okudu
119 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.