104 syf.
·
Not rated
·
Read in 12 hours
#Okudumbitti #Kramp Çocuk gözünden yetişkinlerin dünyası... Yer şili, çalkantılı sancılı dönemler  .. Kaybolan insanlar, kaybolan evler , kaos, hayaletler ... Yazarın kendi hayatından esintilerin olduğu Şilili yazarın ilk romanı. Kramp adında bir markanin hırdavat,  tesisat malzemelerinin tanıtım ve satışını yapıyor baba ve kız diyar diyar ... Kahramanımız M . Aslında okul cağında bir çocuk. Onun tercihi ise Kramp marka tesisat malzemeleri satmak babasıyla.  Aralarındaki  bağ ; baba ve evlattan çok Işveren işçi ilişkisi.  Yazar bunu başarılı bir şekilde anlatmış.(En garibime giden ise bu tutumuydu) Isın inceliklerini yaşına rağmen çok güzel kavramış.  Her uğradıkları yerden satış yaparak çıkıyorlar.  Ama yüreğinde yer eden yaşamış olduğu tranvalardan kurtulamayan bir çocuk M. Kabuğu ne kadar kalın olursa olsun hep acıtır çocukluk acıları. Peki annesi ... Tadımlık bir kitaptı. 
Kramp
KrampMaría José Ferrada · Can Yayınları · 202460 okunma
Ebû Hureyre'den [radıyallahu 'anh] rivayet edilen bir hadisi şerifte ise şöyle buyruluyor: الْحَيَاءُ مِنَ الإِيمَانِ وَالإِيمَانُ فِي الْجَنَّةِ وَالْبَذَاءُ مِنَ الْجَفَاءِ وَالْجَفَاءُ فِي النَّارِ "Hayâ imandandır, iman ise cennettedir. Çirkin söz cefadandır, cefa ise cehennemdedir.”1 Hayânın en faziletlisi Allah'tan hayâ etmektir. Sonra da, günah ve kerahet olmayan şeylerde insanlardan hayâ etmektir. Emr-i bil-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münker hususunda hayâ etmek, yine misvak ve taylesan kullanmak, elbiseyi kısa tutmak ve yamalamak, yalınayak yürümek, merkebe binmek, (yemekten sonra) yemek kaplarını ve parmağı yalamak, sofraya ve yere düşen yemek kırıntılarını yemek, selamı sesli olarak alıp vermek, müezzinlik ve imamlık yapmak gibi sünnetleri hayâdan dolayı terk etmek gerçekten kötülenmiş bir davranıştır. Çünkü bu tür davranışlar, hakikatte dinde korkaklık ve zayıflık veya riya yahut kibirdir. Bunun bir hayâ olduğunu kabul etsek bile, bu insanlardan utanıp, Allah'a ve Resulü'ne karşı hayâsızlık ve küstahlık etmek olur. Allah ve Resûlü hayâ edilmeye insanlardan daha layıktır. O halde emirleri ve sünnetleri terk ederek yaratıcısından, rızık vereninden, kendisini hidayete erdirenden ve kurtarıcısından hayâ etmeyip övgülerini, hoşnutluklarını ve faydalarını umarak aciz mahlûkattan hayâ edenin; insanların ayıplama- sından kaçıp, şefaatten mahrum olarak acıklı azaptan kurtulamayan kimselerin hali nasıl olur? Böyle bir akıbetten Allah'a sığınırız 1- Tirmizî, Birr, 65; İbn Mâce, Zühd, 17.
Sayfa 271
Reklam
Karamsarları aşağılarken :D
Karamsarlık burjuva edebiyatının temelinde mevcuttur. Çünkü bu edebiyatı meydana getiren zümre,, kafa ve his bakımından dere Beyliği’ni meydana getiren ve ne olursa olsun silahşörlüğü bırakmamış bulunan zümreden farklıdır. Daha korkak, daha miskin, daha hareketsiz. (ruhunu ve kafasını Sürmenaja kadar zorlayan ve tezatlarından bir türlü kurtulamayan bir garip mahluk)
Sayfa 64 - İthakiKitabı okudu
Oysa gerçekte ben, bunalımdan bir türlü kurtulamayan, hiçbir düşünceye, inanca ya da insana bağlanamayan, sürekli huzursuz, karamsar ve yapayalnız biriydim. Yaşama coşkumu çoktan kaybetmiş, belki de hiç kazanmamıştım.
Sayfa 11
Tolstoy'un evi Frankfurtlu tüccar oğlu Goethe ile borçlarından bir türlü kurtulamayan yazar Balzac, göz göz odalardan oluşmuş, rastgele eşyalarla döşenmiş bu basık evle kıyaslandığımızda Weinar ile Pass'de gerçekten prensler gibi yaşamışlar.
Sayfa 247 - 248 Everest YayınlarıKitabı okudu
İnsan ruhuna, birbiri ardına hızla gelişen olayların körüklediğ duyguların ardından, insanı ümitten ve korkudan mahrum bırakan, eli kolu bağlı olmanın ve durumun gerçekliğinden daha çok acı veren hiçbir şey olamaz. Kan damarlarımda öz gürce dolaşıyordu ama ümitsizlik ve pişmanlık kalbimi öylesine eziyordu ki, bu yok edilmesi imkânsız bir acıydı. Uykum kaçtı, kendimi işlediğim korkunçluktan çok daha öte günahların beni beklediğine inandırdığım için, kötü bir ruh gibi başıboş geziniyordum. Ama yüreğim erdeme olan aşkla ve nezaketle doluydu. Hayata çok yüce amaçlarla başlamış, bunları hayata geçireceğim ve sevdiklerime yararlı olabileceğim anı dört gözle beklemiştim. Şimdi hepsi yok olup gitti. Geçmişe kendim- den memnun bakmamı sağlayan ve bu nedenle yeni ümitlere yelken açabilen vicdanımın rahatlığının yerine, hiçbir dilin anlatamayacağı derin işkenceler barındıran bir cehenneme hızla sürükleyen, pişmanlık ve suçluluk duygularının esiri oldum. Bu ruh hali, uğradığı ilk şokun etkisinden belki de tam olarak kurtulamayan sağlığıma zarar veriyordu. İnsanlarla yüz yüze gelmekten kaçınıyordum, neşe ya da memnuniyet belirten her ses benim için bir işkenceydi. Yalnızlık tek tesellimdi; derin, karanlık, öldürücü yalnızlık.
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.