Sabah kalktım evdeki tüm saatleri ileri aldım fırına ekmek almaya çıktım. Kardeşim kalktı "Sabah sporuna geç kalmışım" dedi, aceleyle, çıkmadan evdeki tüm saatleri ileri aldı. Annem kalktı "Saat ne zaman 11 oldu" dedi, kahvaltı çayını koydu, evdeki tüm saatleri ileri aldı. Komşuya tuz istemeye gitti. Babam kalkınca "Ne zaman öğlen oldu, pek böyle uyumazdım ya demekki çok yorulmuşum" dedi :) "İnsan uyuyup uyanınca geçen zamanı anlamıyor, uyuyan insan zamanı ölçemiyor" dedi. Babam evdeki tüm saatleri ileri aldı. Fırından on dakikada gelirdim üç saat on dakika olmuş... Kahvaltıda hazır değil... Zaman muamması bazen çok karmaşık olabiliyor ama bu sefer değil, bir şeylerin ters gittiği belliydi. Zaman dediğiniz nedir ki? Sayılardan ibaret değil mi? Yarım saat koştuğunu zanneden kardeşim eve gelince "Ooo iki buçuk saat koşmuşum, gerçekten performansım gittikçe artıyor dedi... Sonra annem geldi "Komşuyla iki çift laf ettim bir saat on beş dakika geçmiş" dedi. Çaya baktı suyu az kalmış olmalıydı ama daha yeni kaynamaya başlamıştı. Bugün evde neler oluyordu... Aslında olan biteni herkes biliyordu bugün saatler ileri alınmıştı :))) Not: Hikayede geçen olaylar gerçek hayat öykülerinden alınmamıştır. İsmi geçmeyen yer, kurum ve şahıs adları tamamen hayal ürünüdür :)) Herkeze mutlu pazarlar... Bekir İstanbul - Tüm telif hakları bana aittir izinsiz alıntı yapılamaz, yazar ismi belirtilmeden kopyalanıp çoğaltılamaz :)
Küçük Kara Balık ve Kertenkele
Küçük Kara Balık kertenkeleye seslendi: - Kertenkeleciğim, Ben Küçük Kara Balığım. Nehrin sonunu bulmaya gidiyorum. Senin akıllı ve bilgili bir varlık olduğunu düşünüyorum. Bir şey sorabilir miyim? Kertenkele: - İstediğini sor. Balık: -Pelikanlar, testere balıkları ve balıkçıllar yolda çok korkuttular beni. Onlar hakkında bir şeyler
Reklam
Küçük çocuk ve babası, gittikleri parkta bir banka oturmuşlar, tatlı bir sohbete başlamışlardı. Mayıs ayı geldiğinden her taraf yemyeşildi. Dört bir yandan güzel kokular yükseliyor, kuş sesleri bir an bile kesilmiyordu. Küçük çocuk altı yaşına bastığından, bir şey hariç aklı her şeye eriyordu. O şey de babasının sertliğiydi. Çünkü babası, hiçbir
Aşkın ölüm hali
Kilise çanlarını andıran o iğrenç sesiyle kapı çaldı birden Zarife kaç defa değiştirmek istemişti oysa bu uğursuz sesi Küçük tosun kapının çığlıklarına dayanamayıp uyandı beşiğinde Zarife kocasına bir değiştirmedi şu kulakları delen lanet zili diye söylenerek mutfaktan çıktı yeşil mutfak önlüğünde ellerini kurulayarak kapıya yöneldi
Gönül koy'ma
Doğan başka laf etmedi ama babasına gönül koydu. Gönül sahipleri gönüllerini koyarlar. Sevince de, kırılınca da gönüllerini koyarlar. Sevgileri bitmez ama kırgınlıkları biter...
Sayfa 160 - undefinedKitabı okudu
Kekik Kokusu
Zor zamanlardan geçiyor olması her şeyi yitirdiği anlamına gelmese de yine de kanatları kırıktı. Konuşacak dermanı bile yoktu kimi zaman. Ne vakit geçmişe dalsa geçmeyen hiçbir yarasının olmadığını hatırladı. Her yara ayrı iz bırakmıştı lakin geçmişti. Acısı kalmamıştı. Daha önceden yaşadıkları gibi bunun da geçeceğini biliyordu. Geçmeyeceğini düşünmesi ona huzursuzluktan başka ne katacaktı ki? Zilin çalması ile üzerine geçirdiği kırmızı sabahlığı ile kapıyı açtı Elefteria Hanım. Karşısında gördüğü manzara ile yüzünde gülümseme oluştu birden. Gelen kız kardeşi Eftalya idi. Elinde bir demet papatya ile sıcacık simit almış gelmişti. Ablasını görmeyeli hayli zaman olmuştu. Elefteria hemen çayı koydu ve simidin yanında en çok sevdikleri zeytinyağlı kekik hazırladı. Bu sırada kız kardeşi anlatıyordu olanları heyecanla. Kekik kokusu sarmıştı her yeri. Bir taraftan çayları dolduran kadın bir taraftan kardeşine laf yetiştirmeye çalışıyordu. Eftalya evleneceğini söylediğinde ne de mutlu oldu ablası. Söylerken biraz çekingen olmasının sebebi ise Elefteria’nın çok sevdiği kocasını cephede kaybetmesiydi. Kocası askerdi; Yunan asıllı olan ailenin tek oğluydu lakin vefat etmesinin ardından gün doğmamış gibiydi, hep karanlıklar içinde gibiydi. Bundandır ki yıllardır cam kenarından indirmezdi biberiye çiçeğini. Anlamını iyi bilirdi çiçeklerin. Kocası öldüğünde almıştı “seni hep anacağım, unutmayacağım” diyordu her defasında.
Reklam
112 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.