Savaş zamanında bir arkadaş çok değerli, çok özel bir şeydir. Büyük kargaşalık içinde herkesin kendi yalnızlığına gömüldüğü bit sırada elde edilmiştir o ve her an yitirilebileceği bilindiğinden değeri tam olarak ölçülür.
Düzenli bir savaş en etkileyici gösterilerden biridir. Savaş, pisliğiyle, açlığıyla ve kahramanca sertliğiyle uzayıp gider ve sonunda insanüstü bir göz kamaştırıcılık ve vahşet çıkar ortaya.
Ölümle yapılan her düelloda insanın ilgisini uyandıran bir şeyler bulunduğu doğrudur. İnsan kendi dışına taşar ve günlük yaşantısından sıyrılır. Ama ölümle, savaşın dışında boy ölçüşme olanakları da vardır. Örneğin başkalarının hayatını kurtarmaya çalışmak. Böyle bir durumda "kurtarıcı"lık sıfatı daha az tartışma götürür ve amaç daha sağlıklı bir nedene dayanır.
İnsanların çoğunun gözünde savaş, olduğundan başka bir şey değildir: pislik, çamur, acı, korku, tekdüzelik. İnsan varlığının tepe noktalarına ulaşmak için kötü bir araçtır savaş. Düş kırıklığı ile, bomboş bırakır sizi.
II. Dünya Savaşı sırasında asker kaçağıyken yakalanıp Alman ordusunda SSlerle birlikte savaşmak zorunda kalan bir adamın öyküsü, savaşın acımasızlığı, insanı insanlıktan uzaklaştırması, birliğindeki dostlarını tek tek kaybetmesi, eşinin hava saldırısında öldürülmesi, Hitler'e olan nefreti, çektiği işkenceler, savaşı sorgulaması akıcı bir dille anlatılmış.