Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
— Şehrin on fersah güneyindeki ırmağın sahillerinde yükselen latif tepelerden işe başlarsak daha iyi ederiz. Memleketin en zengin aileleri bu mevsimde hep orada otururlar. Kim ne derse desin, her halde bahtiyarı bahtiyarlar içinde aramalıdır.
Sayfa 97 - Dorlion
“el-Latîf, mevcutların fiillerine sirâyet eden ve hikmetinin sırlarını varlıkların mazhârlarında gizleyen demektir. El-Latîf, zor olan her şeyi kolaylaştıran, kırılan her şeyi onaran demektir.”
Sayfa 148
Reklam
— Ben şimdi kadınların mutluluğa erkeklerden daha yetenekli olup olmadıklarını tartışmak istemem. Fizyoloji uzmanları kadınların bizimkinden daha lâtif bir hassasiyetleri olduğundan bahsederler; ama bu tür iddialar bir kulaktan girip öteki kulaktan çıkan birtakım soyut rivayetler.
Sayfa 77 - Dorlion
Oysa herkes öldürür sevdiğini, Bunu böyle bilin, Kimi hazin bir bakışla öldürür, Kimi latif bir sözle, Korkaklar öperek öldürür, Yürekliler kılıç darbeleriyle! Kimi gençken öldürür sevdiğini, Kimi ihtiyarken; Kimi şehvetli ellerle boğar, Kimi sevdiğini altına boğar: Merhametlisi bıçağını savurur, Çünkü böyle ölen çabuk soğur. Kimi az sever, kimi çok, Kimi alır, kimi satar; Kimi öldürürken gözyaşı döker de, Kimi gözünü bile kırpmaz: Çünkü herkes öldürür sevdiğini, Ama herkes öldürdü diye ölmez.
Sayfa 29 - Dedalus Kitap, Çeviri: Piyale PerverKitabı okuyor
Bu genç kız, hayır bu melek, sonsuz bir hayret ve anlatılamaz bir ilham kaynağıydı benim için. Latif ve el sürülemez varlığı, bende bir tapınma duygusu yaratmıştı. Yabancı bir bakışın, herhangi bir insan bakışının onu sarartıp solduracağına inanıyordum.
Acıkan için lokanta camekân en lâtif manzaradır.
Reklam
"Oysa herkes öldürür sevdiğini, Bunu böyle bilin, Kimi hazin bir bakışla öldürür, Kimi latif bir sözle, Korkaklar öperek öldürür, Yürekliler kılıç darbeleriyle"
"Maddi olan bir şey, kesafeti ne kadar fazla olursa o nispette ince ve gizli şeyleri göremez ve onları idraktan kasırdır. Fakat nur ve nurani şeyler, ne kadar nuraniyette terakki ederse, o nispette ince ve gizli şeylere nüfuzu tam ve keskin olur. Ve keza ne kadar latif olursa, o derece maddiyatın içlerini keşfeder."
RUMELİ'DE OSMANLI SEVGİSİNİN SEBEBİ...
Ali Yakup Bey, Üsküp yalınında Gilan köyünde doğmuştur. Tahsilini önce Üsküp'te sonra da Saraybosna'da Hüsrev Bey Medresesi'nde yapmıştır. Kabri Cennet olsun. Ali Yakup Bey'in Osmanlı hayranlığına hayrandım. Kendisine: - "Yâhu hazret, ben Türk oğlu Türküm, Selçuklunun merkezi Konya'danım. Yâhu Osmanlı hayranlığı sende benden fazla. Bunun sebebi nedir? diye sorduğumda, zarif, lâtif, dürüst insan, yalan bilmeyen insan şöyle cevap vermişti: - "Sizler mirasyedisiniz. Mirasyedi, nimetin kadrini bilmez. Zengin çocuğu, zenginliğine şükretmez. Hamal, ırgat, dul ana çocuğu, nimetin kadrini bilir, şükreder. Aç, susuz kalmış, kıtlık günleri geçirmiş, felâketler yaşamıştır. Hicretler, gurbetler, hicranlar tatmıştır... Sizler, Müslüman muhitte, Müslüman evde, Müslüman ailede büyüdünüz, yetiştiniz geliştiniz... Osmanlı buralara gelmeseydi, ben bugün, neuzübillah bir kâfirdim. Bir Sırplı idim,. Kıpkızıl bir Hırvat yahut Sırp İslav idim. Kâfir Makedonyalı, Karadağlı ne ise ben de o idim... Fakat Osmanlı gelmiş, elhamdülillah, beni zulmetten nura çıkarmış, kurtarmış... İslâmiyet gibi bir dini bana din olarak getirip tanıtmış, Peygamber-i Zîşân gibi bir Peygamberi, bana lider yapmış; hakkı, hukuku, hakikati, bâtılı, efsaneyi, hurafeyi ayırdetmeyi öğretmiş. Ben sayılamayacak kadar çok, kadri ölçülemeyecek kadar değerli nimetleri İslâmiyet'le kazanmışım... İslâmiyet'i bana getiren Osmanlıdır...."
Sayfa 320 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Ali Yakup Bey-, Rumeli'de Osmanlı Sevgisinin Sebebi, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Kadınlardan gözlerini devamlı yere dikmeleri bekleniyordu bu kültürde. Namus mesajları vermek için, mümkün olduğunca başını öne eğmeliydi cins-i latif.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.