Şiir yazan bir yürek nasıl bu kadar katı nasıl bu kadar acımasız olur? Aynı kitabı okuyup aynı yerlerin altını çizmişiz. Benim yüreğime bu kadar dokunan o kelimeler hislerini nasıl yoğurmaz? Nasıl gözlerin bu kadar uzak kalır dudaklarıma. Sana hep "Uzak tutma gözlerini benden,kapama da gözlerini. Üşüyorum." derdim şimdi bakamaz hale geldim gözlerine. Bakamadığımdan çok bakmak istemediğimden sanırım. Bakıp görememek sevdiğini nasıl sızlatıyor yüreğimi anlatamam. Şiirler yazdığım sen şiirler okutuyorsun bana. Duyduğum en güzel müziktir sesin,şimdi kulaklarımı tıkıyorum. İçine karışmışken,ben olmuşken sen ve sen olmuşken ben bu yabancılığa katlanamıyorum. Yüreğim tükendi nadide çiçeğim. Bana senden geriye bir şey bırakma dedin hep. Benden geriye hiçbir şey bırakmıyorum. Kendimi de seni de alıp gidiyorum şimdi. Hoşça kal,dudaklarına değdirmeden dudaklarımı bir fısıltıyla veda ediyorum sana. Sarılmadan,öpmeden. Yanıma senden başka bir şey almıyorum. Birkaç fotoğraf,bir iki sigara ve kulaklığımdan başka bir şey yok yanımda. Yalnızca yürüyorum. Acelem yok artık. Yetişmem gereken bir yer,yolun sonunda beni bekleyen biri yok. Şimdi bir gece ve bir yokuş var önümde. Yürüyorum,biraz korku biraz da özgürlük var içimde. Arkamı dönüp gelmek istiyorum. Geldim gitme demek istiyorum. Ama gittik çoktan. Vücudum titriyor,soğuktan mı korkudan mı bilmiyorum. Ellerim hiç bu kadar soğuk gelmemişti. Yürüyorum,varmaktır bu ölüme.