207 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
AHMED ARİF - LEYLİM LEYLİM Herkese selamlar Nasılsınız, neler yapıyorsunuz? Neler okuyorsunuz? Bugün sizlere çok çok severek ve de imrenerek okuduğum mektup türünde harika bir kitap ile geldim Kitabımız bu mektupların bulunuşu Leyla Erbil'in en başında karşı çıkması ardından izin vermesi, mektupların kitaplasma süreci hakkında
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,2bin okunma
·
Puan vermedi
Leylim Leylim, Milena'ya Mektuplar ile On Üç Günün Mektupları'nı ve başka kitaplaşmış mektupları okurum. Belge niteliğinde yazılar, duyguların ete kemiğe büründüğü, her an kanayacakmış gibi derin yara tanımları, mektubun içine girdiğinde yazanın çığlıklarının kulaklarını sağır edecekmiş gibi bir empati kurduran yazılar. Ayrılığı, kavuşamamayı, özlemi, sevdayı ne de güzel anlatmışlar. Her bir mektup hem yazanın hem de hitap edilenin çevreleri tarafından önemsenen kişiler olmasına rağmen aslında mevcut şartlarda birbirlerinin eksikliğinde ne kadar aciz duruma düştüklerini de gösteriyor. Aşk ve beraberinde zaman içinde insanın yüreğine işlediği vuslat ve ayrılık duygusu ile hasreti ifade eden cümleler bu duygulara yabancı olanlar tarafından irite edici bulunup sıkça hem eleştiriye maruz bırakılmışlar hem de psikolojik bir rahatsızlıkla itham edilmişlerdir. Tarihte yeryüzüne iz bırakmış her kişi (edebiyattan bilime, siyasetten spora) kamuya mal olmuş kişiliklerinin esiri olmadan ve bir meydan okurcasına duygularını belgeleyerek de büyük karakterler olduğunu kanıtlamışlardır. Varsın, çağın akıllı! insanları bu mektuplardan psikolojik tahlil yapsın, hastalık teşhisi koysun. Ancak unutmasınlar ki dünyayı öfke, hırs, kin, nefret değil, güzellik ve sevgi kurtaracaktır. Sonu hüsran bile olsa bir aşk, yaşanmaya değerdir. Hüsran denilen şey de zaten istenerek inşa edilmez. Çaba, sevginin büyütülmesi için harcanmalıdır. Hedef, ne Leyla olsun ne Kerem ne de Ferhat. Kendimize şans tanımak, içimizdeki aşkın büyüklüğüne, özel olduğuna, benzersiz olduğuna inanmak olsun. İnsan kendi hislerinden şüphe etmemeli...
Milena'ya Mektuplar
Milena'ya MektuplarFranz Kafka · Can Yayınları · 202354,4bin okunma
Reklam
"Aşkın ne olduğunu, ne olmadığını hâlâ anlayabilmiş değilim... Bana güzel, akıllı, zeki olduğumu söyleyenlere bazen içimden, 'Eee peki sana ne!' diyorum, bazen de kendi kendime soruyorum: güzel olsam bile (onlara öyle gelsem bile gerçekten) benden daha güzel olanla karşılaştıklarında ne olacak? Benden daha zekisini, daha dürüstünü (sanki asıl aradıkları dürüstlük mü? O da ayrıya), daha üstününü diyelim, bulduklarında beni bir kenara iteceklerse bunun adına neden sevgi diyeceğim ve ben de onlara (ya da muhayyel O'na) ben de seni seviyorum diyeceğim. Bu ne kadar ucuz, ne kadar sıradan bir olgu. Yahut da diyelim ki benden üstün olanı buldukları halde, içleri onu çektiği halde, kendilerini tutup (ahlâk adına, vicdan adına her neyse) benimle kalacak olurlarsa da ne kadar büyük bir zül olur benim için!"
"Ben ancak beni anlamayacak ya da ayıplayacak insanlara yalan söylerim."
"Ben senin beni anlayıp da yine de barkodların tanrısına teslim olmana üzülürüm Leyla, Hılfül füdul okuyup Washington’la, Tel-aviv’le, Brüksel’le, Kopenhag’la, Cenevre’yle sözleşmene üzülürüm, bombardıman uçaklarına ev sahipliği yapmana üzülürüm.." Muammer Bilgiç, "Leyla'ya Mektup"
Aşkın ne olduğunu, ne olmadığını hâlâ anlayabilmiş değilim Ferhundeciğim. Bana güzel, akıllı, zeki olduğumu söyleyenlere bazen içimden, 'Eee peki sana ne! diyorum bazen de kendi kendime soruyorum: güzel olsam bile (onlara öyle gelsem bile gerçekten) benden daha güzel olanla karşılaştıklarında ne olacak? Benden daha zekisini, daha dürüstünü (sanki asıl aradıkları dürüstlük mü? O da ayrı ya), daha üstününü diyelim, bulduklarında beni bir kenara iteceklerse bunun adına neden sevgi diyeceğim ve ben de onlara (ya da muhayyel O'na) ben de seni seviyorum diyeceğim. Bu ne kadar ucuz, ne kadar sıradan bir olgu. Yahut da diyelim ki benden üstün olanı buldukları halde, içleri onu cektiği halde, kendilerini tutup (ahlâk adına, vicdan adına her neyse) benimle kalacak olurlarsa da ne kadar büyük bir zül olur benim için! Böyle bir alışverişi nasıl kabullenirim ben? Ben mutlak olanı, kalıcı ve sürekli olanı isteyebilirim ancak ama mutlak olan diye bir şey var mı dostum?"
Reklam
şuuraltlarını bir aç bak - aynı basit mekaniz­ma - tekdüze bir yaşamı değiştirme içgüdüsü - elleri­ne düştü ya bir konu - onu berbat edesiye oynayacak­lar - bir şeyi sevememenin. bir şeye kendini vereme­menin - kendi kendine yetememenin verdiği kişilik azlığı - kimi bunu iyilik adıyla - kimi kahramanlık diye -kimi kendini göstermek için bir fırsat sayarak - yani içinde kalmış. bir türlü yaşama geçiremediği görüşleri. istekleri. felsefeleri var ya - ama yeri değilmiş. mekanı değilmiş - fırsat bu fırsat - bir de ağızlarından özgürlük. kişiye saygı. kişilik. birey lafı eksik olmaz -ayol ilk önce kendi yaşamınıza sokun bu erdemleri -
Ya deniz? Benliğimin neşesi, dayanılmaz mavilik, ruhumun soluk tirşe hüznü deniz, denizi anlat bana Jale; Bogaz'ı, o buğulu mor tepeleri! ..
Çocukluğumu anımsıyorum: tek başıma geçen çocukluğumu;...En çok anneme bağlıydım, ona sonsuz bir sevgim vardı , tek varlığımdı o, onsuz yaşamı düşünemezdim bile. Hiç arkadaşım yoktu,... Kendi kendime oyunlar icat eder , resimler yapardım,... Arkadaşım neden yoktu? Sokak çocuklarıydı onlar çünkü ! Annem sokağa çıkmama hiç izin vermezdi..... evimizin penceresinden sokakta neşeyle oynayan çocukları gıpta ile seyrederdim, onlar gibi özgür ve edepsiz olmayı ne kadar isterdim bilsen. Hiç konuşmazdım, konuşacak kimsem yoktu da ondan,... Neşeyi, sevinmeyi, gülmeyi bilmezdim ben..... babamdan yediğim bir tokat ya da işittiğim bir azarla donup kalırdım. Yanında ağlamazdım kimsenin, gider yatağıma kapanır sessizce ağlardım. .. Babamın annemle yaptığı tartışmaları da yatağımdan dinlerdim, ne konuştuklarını anlamazdım, ama o gergin havayı dehşetle sezer, babama çok içerlerdim; çocuk kafama karşın onlar odalarına çekilene, ses kesilene kadar uyuyamaz, kimi vakit de yatağımda ağlayarak sabahlardım. Düşünmeye o vakitlerden başladım..
"Mecnun, Leyla 'ya mektup yazmak ister fakat bir türlü yazamaz.Sonra da şu şiiri yazar; İsmin dudağımda Hayalin gözlerimde Hatıran kalbimdedir Öyleyse ben kime yazacağım...
Sayfa 97 - Nkm kitapKitabı okudu
Reklam
"Ben istemediğim bir duruma zorla sokuluyorsam, bunun demokrasi ya da cumhuriyet neresinde söyler misin? Kimin hakkı var bir insanın, hem istemediği bir ortama doğmasını sağlayıp hem de o ortamı değiştirmesine engel olmaya? Kimin hakkı var bir insanı, zihniyetiyle taban tabana zıt bir toplumla gıkı çıkmadan bir arada yaşamak zorunda bırakmaya?"
Sayfa 153Kitabı okudu
Ben ancak beni anlayacak ya da ayıplamayacak insanlara yalan söylerim. Sen beni hiçbir zamana ayıplamadın ki! Bana inandığına eminim...
Gene düştüm Ankara'ya; özlemi, yalnızlığı yaşamaya başladım bile.
Sayfa 141
Sevgili Zühal[,] Kendine iyi bak. Çay içecek miyiz? İstanbul, 21 Mart 1969
Sayfa 114
Resim