Çocuk Yasası kitabı, Yüksek Divan Aile Hukuku Dairesi hakimi Fiona Maye'nin özel hayatında yaşadığı sorundan ve çalıştığı Adam Henry davasından bahsetmektedir. Bu davada on yedi yaşında lösemi hastası Adam'ın dini görüşü sebebiyle tedavisi için gerekli olan kan naklini reddetmesi konu olmuştur. Onun inancı ve yaşaması kararı arasında olan Fiona, karar için Adam'la da görüşmek ister. Bu görüşmenin sonucunda, Fiona, çocuğun refahının önemine vurgu yaparak, hiçbir dinin ve düşüncenin çocuğun refahından önemli olmadığını ve her ne kadar ayırt etme gücüne sahip olduğu öngörülse de çocuğun yaşadığı ve eğitim aldığı aileden ve çevreden etkilenmesi sebebiyle sadece kendi isteğinin de refahını oluşturamayacağını belirterek bir karar vermiştir. Bu karar da hem hakim Fiona'nın hem de Adam Henry'nin hayatını etkileyen bir karar olmuştur.
Ancak roman esasında çocuktan değil, söz konusu çocuğun hayatına yönelik karar veren hakimin hayatını ele almaktadır. Fiona'nın çocuğunun olmaması, eşi ile olan sorunları, işine düşkün bir hakim olması şeklinde olaylardan bahsedilerek aslında aile hakiminin kişiliği anlatılmaktadır. Bu kapsamda aslında bir hakimin sorumluluğundan söz edilmektedir.