Hükema için felsefe-tasavvuf ilminden asıl amaç, Tanrının isimlerine benzemek, ilahi bir hikmete- erdeme-ahlaka sahip olmaktır. Hikmet binanın bütünüdür, felsefe ise çatısıdır.
Hâkim her şeyde illet/neden arayan biridir. Farabi, Tanrı hâkimdir, ancak insan da bu isim-sıfatla sıfatlanabilir ve bu isimleri kendinde tamamlayıp kendinde sıfat hâline getirebilir. Nitekim Kur’an’da: “Bir zamanlar Rabbin İbrahim’i bazı kelimelerle denemiş, o da onları tamamlamıştı.” (2/124) diye buyurmaktadır.
Tanrı’nın isim-sıfatları olan kelimeler, iman ve teslimiyet yolu ile zihne alınıp orada bu isimlerin nefesi, özü ve nitelikleri lisani, kalbi ve zihni zikir ile yapılan ritmik tekrarla uygulana uygulana kişide bunlar isimlerin birer hâl makamına dönüşmekte ve böylece isimler tamamlanmış olmaktadır. Böylece isim müsemmasına uygun bir hâle sahip olmuş olur. Salt bilgi için bilgi severlik yapan felsefe ile Tanrı’yı bilmeyi/marifeti amaçlayan hikmet arasındaki fark da burada açığa çıkmaktadır.
temaşa | Sayı: 9 | Temmuz 2018
Mehmet Kasım Özgen