Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Leyla Alaca

Leyla Alaca
@lleylaalaca
Plato'nun ünlü mağara alegorisi;
Bir mağaranın içinde, dışarıdan gelen ışığa arkalarını dönük olarak ömürlerini geçirmiş olan insanların tek gördükleri önlerine vuran hayvan, insan ve nesne gölgeleridir. Gerçek formunu hiç görmemiş bu insanlar için tek gerçeklik bu gölgelerdir. Hapis olan kişilerden biri bir gün aniden serbest kalır. Mağaranın dışındaki dünya ile karşılaşır. Tamamen ışık ile yani gerçek ile tanışan bu kişinin gözleri neredeyse körlük yaşar. Zamanla şimdiye kadar gerçek sandığı gölgelerin aslında gerçek olmadığını ve gerçeklerin birer karanlık yansıması olduğunu anlamaya başlar.. Hayatın gerçeğini anlayan bu kişi mağaraya dönüp diğer insanlara gölgelerin sahte olduğunu ve asıl gerçeğin dışarıda olduğunu anlatmaya çalışır. Ancak dışarıyı hiç görmeyen bu insanlar anlatılanı idrak edemezler ve kızgınlıkla karşı çıkarlar.. Platon, mağara alegorisi yani benzetmesinde bir şeyleri anlamaya başlamış olan filozofların bunu halka anlatamayışını örneklemek istemiştir. Bu metafor günümüz dünyası ve düzeni içinde hala geçerlidir. Çünkü insanlar anlayabildikleri kadarını kabul edip kendi anlayışlarının ötesinde anlatılanları kabul etmezler. Bu yüzden gerçekleri anlatanlar bir şekilde toplum içinde baskı altına alınır. Işığı gerçeği görmek, doğruyu duymak rahatsız edicidir. Bu yüzden zihin karanlığı ve esareti seçer. Cahillik mutluluktur..
Reklam
Oruç Aruoba'dan beş şiir: "Kendi olarak, sana gelen sana gereksinimi olmadan, seni isteyen sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan O, işte..."
Yol...
"Yol, kendine bir yer bulamamış kişinin özlemidir. Kendi yerini yerleşiklikte bulamayan kişi, onu yolculukta arar. Nasıl, bir yer, bir yolun başı ya da sonu; bir yol da, bir yerden önceki ya da sonraki bir durumsa — kişinin durumu da, hep, öyle, ya da, böyledir... Yerini yitiren kişi, yola çıkmak zorundadır. Yola çıkan kişi, yeni bir yer arıyordur — ama yola hep bir (eski) yerden çıkıldığını da unutmaz : her varılan yerin de (yeniden) bir yola çıkış yeri olabileceğini...' Oruç Auroba

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
The Turin Horse/Bella Tarr
"Her şey mahvoluyor. her şey değersizleşti. fakat şunu söyleyebilirim ki, onlar mahvetti ve değersizleştirdi her şeyi. çünkü sözde masumane insani yardımla gelen bir çeşit afet değil bu. tam tersine insanın kendi kararlarıyla ilgili bu, kendi kararlarının kendisinin önüne geçmesiyle. tabii ki bunda tanrı’nın da eli var. hatta bana kalırsa, büyük bir payı var. ve bu pay ne olursa olsun, hayal edebileceğin en korkunç yaratılışa sahip. çünkü görüyorsun sen de, dünya bayağılaştı. benim ne söylediğimin bir önemi de yok, çünkü her şey satın alınarak değersizleştirildi. sinsi, alçakça bir savaşla ele geçirdiklerinden beri, her şeyi adileştirdiler. her neye dokundularsa, ki her şeye dokundular, onu değersizleştirdiler."
Reklam
"istemeden varım ve istemeden öleceğim / olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum." Fernando Pessoa
"Ey! bitmek bilmeyen upuzun gecenin ardından gelen apaydın seher; gülümse senin gülüşün mucizelere gebe."
İKİ ŞEY...
Beni merak etmediğini biliyorum. Bunu “anımsadığım” anda konu dağılıyor. Her şey çok fazla gerçek oluyor. Her şey çok fazla imkânsız oluyor. Bir kadın kola şişelerinde dondurduğu suyu kokmasın diye çocuğunun gülün gölgesinden hafif tenine koyuyor. Hiçbir şeyin hiçbir anlamı kalmıyor. Şiirdi, bilmekti, anlamaktı defolup gidiyor; bir büyük yalnızlık serpiliyor ki “Afrika hariç değil!” Eski sözcüklerim irin bağlayan yaralara dönüşüyor. Kalmıyor kimseye diyecek bir şeyim! . . Selim Temo
Her şeye benzeyebilirken o Hiçbir şey benzemezken ona . Cahit Zarifoğlu/Aşka Dair
İstediğin şeyi sana neden vermediği açığa çıktığında, bunun Allah'ın sana güzel bir armağanı olduğunu göreceksin. Belki de vermesi esirgemek, esirgemesî vermektir. Atâullah İskender✒️
Reklam
Savaş bitince senin için taze incirler toplayacağım...