Yakamoz & Papatya-16
Narin çiçeğim, papatya, Endişelerinizin ardındaki yegâne sebep bana olan sevginizdir. Lütfen, bir tanem, endişelenmeyin. Evet, sizi sürekli düşünüyorum ve düşünmeye devam edeceğim. Hiç işlerimi yapamaz olur muyum? Sevda deryasında daldığım günden beri sayısız işimi ve başarımı size borçluyum. İnsan hayatında ilk defa âşık olunca biraz afallıyor doğrusu, kendini tanıyamaz hale geliyor. Emin olun, kaç gün kaç gece kendimle savaş verdim bu duygularımla boğuşmak için. Lakin nafile... Sevda öylesine sarmaladı ki beni, o çelik gibi sert olan yakamozu adeta bir pamuk tanesine çevirdi. Hayat çok farklı bir perdesini açtı bana, papatya. Çok farklı, nasıl desem çiçeğim, hiçliklerin denizinde boğulurken biri gelip can simidi atmış da beni kurtarmış ve her şeyi tekrar anlamlandırmış gibi. Acılar mı çekiyorum, gözlerini düşlemem kâfi. Yalnız mı hissediyorum kendimi, gülüşünüzdeki binlerce çiçek doluşuverir yanıma. Peki ya sesiniz, adeta bir şiir gibi, konusu tebessüm, kafiyesi gamzeleriniz... Ve ben her gün bu şiiri okuyor ve her gün sizi bekliyorum ve bekleyeceğim. Acılar da çeksem, içten içe fark etmez; sizi sevdiğimi kendime itiraf ettiğim günden bugüne kadar geçen her saniyenin hatrı bu bekleyişi anlamlandırmaya kâfi, bir tanem... Ne demiştik, bekleyenlerin güzelliği zamanla değil sadakatle ölçülür. Seni çok seven ve bir ömür sevecek, yakamozdan sevgilerle... ---
Ölümün iyi bir şey olduğunu düşünüyorum desem bile asla insanların hayatını hafife alıyor ve değersizleştiriyor değilim. Yine öyle duygusallığa, rehavete kapılarak "ölümü metheden" biri de değilim. Bizler, ölümden bir kağıt parçası kadar uzağız, bu yüzden de bizim için ölüm sürpriz olmaktan çıktı artık. Bu noktayı unutma lütfen.
Sayfa 41 - İthakiKitabı okudu
Reklam
💖 Büyük ihtimalle görmezsin bu yazdıklarımı ama eğer görürsen de sana yazdığımı anlarsın.O son olay nasıl gelişti hiç bir fikrim yok ama kendimi o son olay için savunacak yüzüm de yok.Çok yanlış anladın.Eğer aklına farklı düşünceler getirdiysem çok özür dilerim.Şuan sana nasıl sesleneceğimi bile bilmiyorum.Bitanem desem eskisi gibi değil adını söylesem fazla ciddi.O, dün yumurtadan çıkan civciv dediğin kişi sadece senin yanında civciv.Sadece sana civcivdi.Kendini asla ve asla başkalarıyla kıyaslama.Garip olacak ama bunca şeyden sonra bile bendeki yerini görsen kendini onunla bununla kıyasladığın için kendinden utanırsın.O kadar güldüğüme bakma."Gülüyorsam mutluluktan değil elini tutmanın hayaliyle yaşarım..." Yarın ikimiz için de önemli bir gün ve aklında soru işareti kalsın istemiyorum.Umarım her şey hayal ettiğinden bile güzel olur.Eğer bunu okursan bugün sadece sen okuyabil diye yazıyorum.Bunca şeyden sonra bile hala içimde dirisin,sağsın.Eğer bu yazıyı okursan lütfen belli et de okuduğunu anlayabileyim.Ne desem bilmiyorum ama ben sana mecburum,bilemezsin.Her şeye rağmen hakkını helal et sevgili.Çünkü benim hakkım hep sana helal.
384 syf.
·
Not rated
Kazanırsak Kaybederiz ilk kitabın sonuyla çok merak ettirici bir şekilde bitmişti ve neler olacağını çok merak ediyordum. Öncelikle söylemeliyim ki kitap inanılmaz akıcıydı! Öyle ki yaklaşık 6 saatte hiç ara vermeden okuyup bitirdim. Hem okuması oldukça keyifli hem de heyecanlıydı. Bu kitap ilk kitaptan kesinlikle kat kat daha iyiydi. Özellikle
Kazanırsak Kaybederiz : Yazıyor...
Kazanırsak Kaybederiz : Yazıyor...Zeynep Sey · Martı Yayınları · 2022652 okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 29 hours
Dünyanın kudurmuşluğu karşısında nasıl olup da delirmediğimize, nasıl olup da hayata bir önceki günkü gibi devam edebildiğimize şaşırıyorum. Nasıl oluyor da o sınırı aşmadan durabiliyoruz? Schweblin’in karakterleri ya sınırda, ya da sınırın öte tarafında. Deliler, derin unutuşlara bırakmışlar kendilerini. Ya koparmışlar makul olanın zincirini, ya da dişleri o zincirde, bir parça daha kalmış hani, sallanıyorlar ucunda. Çocuğunu yitirmek gibi düştüğü yeri yakan, yaktığı yerin bir daha yeşillenmesine izin vermeyen acılar var bu kitapta. Kaynayıp duran, içimizin serinlemesine izin vermeyen suçluluk hissi var. Kenarları koyu karanlıktan dikili unutuşlar var. Eril şiddetin gölgesi altında gözünü sımsıkı kapatan kadınlar, hep başkalarının olan güzel evlere öfke duyan, evlerinin önündeki kusursuz çimenleri çiğneyen yoksullar ve kendi evinin içinde hıçkırıklarını kutulara doldurmaya çalışanlar.. İnsanlar, hayatla aralarında eprimiş bir pamuk ipliği.. Schweblin’in karakterlerinin yaşadığı muhite adım atmak istemezsiniz. Lola kapınızı çalsın istemezsiniz. Hendeğe düşen çocuğun bir daha asla içemeyeceği toz çikolatadan nefret edersiniz. Olmak isteyebileceğiniz son yerdir burası. Ama elinizden bırakamazsınız kitabı. O insanların dünya ağrısına eşlik eder, onlarla nefessiz kalır, onlarla o yarım kalan cümlelerin tamamlanmasını bekler durursunuz, gözünüz üç noktalarda. -İnsan bir şeyi kaybedince... -Evet….. -İnsan bir şeyi kaybedince… -Lütfen, söyleyin. -Nasıl desem… #emrahimre nin özenli çevirisi
Yedi Boş Ev
Yedi Boş EvSamanta Schweblin · Can Yayınları · 2022370 okunma
256 syf.
9/10 puan verdi
Şafakparesi, Fırtınaışığı Arşivi serisinin ara kitaplarından biri; Sınırsız Arcanum'dan (içindeki bir bölümden) sonra ise ikinci. İki ara kitabın da verdiği keyif harikaydı ama Oathbringer'dan sonra Şafakparesi bana az da olsa tatlı bir mola hissi verdi ve bu o kadar iyi geldi ki anlatamam. İlk karşılaşmamızın ardından Rysn'i
Şafakparesi
ŞafakparesiBrandon Sanderson · Akılçelen Kitaplar · 202280 okunma
Reklam
718 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.