Bütün öykülerin vardığı sonuç şudur: İnsan tek bir hayat yaşar, tek bir tane; dokunmuş olduğu ipliklerin seçilemediği keçeleşmiş battaniye misali, hayat tekdüzedir, kendiyle aynıdır.
Bu toplumda acil bir saygı seferberliğine ihtiyacımız var, toplumsal hiyerarşileri altüst ederek, her insan tekinin saygıya değer olduğunu haykıran bir ikonoklazm ruhu gerekli bize.
Ben belki de ondan daha çok acınacak bir haldeyim. Şu anlamsız dünya ruhumu bozmuş; kafam tedirgin, yüreğim doymak bilmiyor; hiçbir şeyle yetinmiyorum; zevke nasıl alıştıysam acıya da öyle alışıyorum, hayatım gittikçe boşalıyor; bir tek çare kaldı benim için: yolculuk etmek.
Gök bize bağırmaz, rüzgâr ve dağ bağırmaz. Onları duymak için biraz sessizleşip kalbe dönmeliyiz. Kalp kendisine usulca söylenen her güzel sözü duyar, çünkü sakin olan güzeldir.