1. BÖLÜM
SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM
1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde
(...)10
Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan
zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine
ve ledünniyat ve
Menzil tekkesinin bulunduğu saha mahşer yerini andırıyordu.
Binlerce kişi kurak toprağa yayılmış vaziyette iç içe sohbetler ediyor, çay sigara içiyor, gözlerinin feri gitmiş bazı tarikat ehli şahıs ilahi aşka gelip cezbeye kapılıyor, tıpkı “Ekmek Teknesi” dizisindeki “ölü” karakterinin titremeli bağırışına benzer çığlıklar atıyordu. Bağırmanın yerine, vücutlarım orantısız hareketlerle sağa sola sallayan kimi müritlerin ağızlarından anlamsız sözler çıkıyordu. Bize manasız gelen bu haberin sebebini sorduğumuzda, bunun manevi sarhoşluk olduğunu öğrenmiştim.
Sufilerin sigarayı çok içmelerinin nedeni de önceki tarikat şeyhi Abdülhakim el Hüseyni’nin bu merete tiryakiliği imiş. Anlayacağınız, ölmüş şeyhlerini sigara dumanında aramak ya da efsanevi liderlerinin sünnetine uymak gibi bir şeymiş sigara içmek.
Tefecilik, sarhoşluk, zina; bunların suç olduğu açıktır ve bütün dünya bunların günah olduğunu bilir. Fakat şeytanın gelini olan 'Mantık' insana, sezdirmeden yaklaşır ve onun söylediği her şeyin Kutsal Ruh'tan geldiği sanılır. O, şeytanın sahip olduğu en tehlikeli fahişedir. Mantık imanın zıttıdır. Tanrı'nın söylediği ve yaptığı her şeye sadece küfreder ve saygısızlıkta bulunur."
Sabahları uyanıp odamı tanıdığımda nasıl şaşırmıyorsam buna da şaşırmadım. Hatta hanım arkadaşımın doğaüstü cazibesi ve varlığının bana yaşattığı, hem tensel hem manevi, sarhoşluk derecesindeki tapınma da beni şaşırtmıyordu. Birbirimize mutabakatla bakıyorduk; müthiş bir mutluluk ve ihtişam mucizesi gerçekleşmekteydi; bunun bilincindeydik, o bu mucizenin bir parçasıydı ve ona sonsuz bir minnet duyuyordum. Ama o şöyle diyordu:
“Deli misin, niye bana teşekkür ediyorsun, aynı şeyi sen de benim için yapmaz mıydın?”
"Sanatın gerçek olduğu varsayımına kendimi kaptırdığımda, müzik sanki bana güzel havanın veya afyon içilen bir gecenin basit sinirsel hazzından da fazlasını, daha gerçek, daha verimli bir sarhoşluk verebilirmiş gibi geliyordu, en azından sezgilerim bu yöndeydi. Ne var ki, daha yüce, daha saf, dah gerçek bulduğumuz bir hissi bize yaşatan bir heykelin, bir müziğin belirli bir manevi gerçeklikle çakışmaması imkânsızdır; aksi takdirde hayatın hiçbir anlamı olmazdı."
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
Dervişlik özüne hakim olmaktır,
Esir-i nefs olan derviş değildir.
Aşkı rehber edip hakkı bulmaktır
Keşkül, teber, asa , tığ, şiş değildir.
İbadet namına kalkıp oturma,
Bağırma, tepinme, göğsüne vurma,
“Yahü!” “Yahak!” diye köpürüp durma
Yalnızlıklarımın en azını bile satmam asla
Sahip olduğum bütün malların karşılığında
Düşünce dünyamda kendi başıma gecelerim
Yarenlik eder aklım ve dostum olur fikrim
Yalnızlığın manevi içkisinden her daim olurum coşkun
Devam etmesini isterim buradaki sarhoşluk sürûrun
Nazmın vezni ağır geldiğinde ruhumun çabasına
Nesirle dinlenirim, kafiyeleri bırakırım bir yana
sessizliğin gürültüsünü dinliyorum
boğulacak gibi oluyorum sanki
ruhumun kalın perdelerinin ardından
yalnızlığın gölgesi uzanıyor pervasızca
öylesine derin bir boşluk
içini dolduran manevi sarhoşluk
kadehlere uzanan o ince parmaklar
tiz sesleri ile gürültüyü bastıranlar
kendilerinden kaçıp başkalarına sığınanlar.
aklımı kaybettirecek bazı düşler kafamda
kaderin oyununa gelmişken bir daha
dönüp baksam hayatıma
gerçeklerden uzaklaştıran sarhoşluğa
buharlı camlardaki yazılar kadar aşklarım
baharın sonu ve karın tenime dokunuşu
şimdi hangi masum temizleyecek vicdanımı
hem keşke sen de duysan içimdeki şeytanları
yalnız denizin kalabalık kaptanı
sessiz gidişlerin en gözde kahramanıyım.
_Evrimsel Psikoloji_
_Beynimiz evrimleşiyor. Artık, mağara adamları gibi kadınların başına vurup saçlarından sürüklemek yerine kulaklarına güzel saçmalıklar, boş şeyler fısıldıyoruz. Çağ’a uyum sağlayamayan medeniyetsizler ise doğal seçilimle elenmeye başlıyor.
_Evrimsel psikoloji, insanın sinir sisteminin doğurduğu davranışların evrimsel
Büyük devletler kuruluyor ama içindeki halk yoksul ve aç. Milyorlarca insan cahil, zihinsel olarak gelişmemiş, manevi açıdan ilkel. Her yerde sarhoşluk, hırsızlık, sefahat, vahşi istismar, yoksulluk, karşılıklı kin... Ve herkesin keyfi yerinde.