"Gideceği limanı bilmeyene hiç bir rüzgârdan hayır gelmez."
Ölüm düşüncesinin acılığı bizim onu kurcalamamızdan geliyor. Doğanın gerektirdiklerini ondan önce düşünüp yönetmeye kalkmak yüzünden hep başımızı derde sokarız böyle.
Yalnız bilginlerdir sapa sağlamken ağız tadıyla yemek yiyemeyen ve ölüm düşüncesiyle kasılıp kaslarını çatanlar.
Basit insan yalnız iş başına geldiği zaman çare ve avuntu arar ve ne kadar duygulanıyorsa o kadarda düşünür.
Hep demez miyiz ki kaba halkın başına gelenlere sabırla katlanması, gelebilecek korkunç belalarıysa hiç aklından gecirmemesi kafasızlığından, sersemliğinden gelir, ruhları kalın ve katı olduğu için etkilenmesi sarsılması daha zordur.
Eh, öyleyse bizde sersemlik okulunda yetiştirelim kendimizi.
Bilimlerin bize vaat ettikleri son mutluluk budur ve sersemlik ne rahatlıkla ona götürüyor öğrencilerini.