Bugün şöhret deyince şarkıcı, sporcu ve sinema sanatçılarının işgal ettiği bu boşluğu, Üstadın gençlik ve olgunluk yıllarında şair ve yazarlar dolduruyordu.
türklerin yükselişini İslam dinini kabul ederek milli karakterlerini bu dinin ışığında inşa etmelerine bağlayan yazar, Türklerin elde ettikleri zaferlerin şans faktörüne bağlı tesadüfler olmadığını vurgulamaktadır. Görgü tanıklarının günlüklerini ve mektuplarını başarıyla derleyen Sırp diplomat bizlere kuşatmayı yeniden yaşatmayı başarıyor.
Sön, kısacık mum, sön!
Ömür bir yürür gölge; zavallı bir kukla ki sahnede salınıp çırpınarak saatini dolduruyor, sonra bir daha adı duyulmuyor: Bir aptalın anlattığı bir masal bu; sırf gürültü, patırtı; bir anlama geldiği de yok.