Bu kadar zevkle okuyacağımı bilseydim kitabı ilk aldığım anda okumaya başlardım. Su gibi aktı gitti ve içine çekti beni adeta. Öyle güzel başladı ki film izler gibiydim.
Priest in sağlık sorunu, seri katil hasta abi detayı, bunlara kardeşi, eniştesi, çalışanları ve onların ev arkadaşları dahil olunca tam film tadında oldu benim için. Karakterlerin fazla olduğu kitaplar biraz karışıklığa sebep olduğu için çok sevilmezken bu kitapta karakterleri tanımak ayrı bir keyif verdi.
Normalde tarihi Roman tarihi Polisiye okumaktan çok zevk almam. Soykırım konuları okumaktan da özellikle kaçınırım. Ama konu çok güzel işlenmiş ve bağlanmıştı ki birbirine sevmemek haksızlık olurdu.
Eee Velhasıl konusu ne kitabın derseniz bir iş adamı, oğlunun cinayetini araştırması için dedektiflikten avukatlığa geçen Charlie Priest'le anlaşır ki Priest bizim kahramanımız olur. Ama Priest kendi psikolojik sorunlarıyla boğuşurken başka bir şekilde bu cinayete çoktan bulaşmış durumdadır. Bizi 2. Dünya Savaşı'nın sonlarına kadar götürecek olan bu kurguda Yahudi Soykırımının külleri arasına gömülmüş bir sır, insanlığı yok etme tehdidi taşıyan bir zehir kadar ölümcüldür.
Tarih tekerrürden mi ibarettir? Okuyup göreceğiz. Dileyenler Mayıs Sineği neymiş , 2. Dünya Savaşı ve Yahudi Soykırımı ile alakası neymiş araştırarak da okuyabilirler. Ya da okudukça araştırma ihtiyacı da hasıl olabilir.
Polisiyecilere tavsiyedir