Dün akşam aldım seni yanıma; gücenikliğini aldım,vazgeçişini; ilk karşılaştığımız günkü sesini; benim dönüp dönüp gidişlerimi, senin gittikçe bir kuyuya benzeyen suskunluğunu…
Yolların kentten koptuğu bir uzaklığa varıp durdum. Sonra bir ağacın yalnızlığında oturdum. Üşüyen yerlerini satın aldıkları kirpiklerinin dışındadır. Sana dünya uzaktan gösterdim. Güneşin büyüsünü, taşların sesini duyurmak; Dağların yerini nasıl değiştirdiğini. Onca çokluğuna karşı yıldızların yalnızlığından söz ettim. Hiçbir şeyin bize uzak olmaması. İnsan sustuğu yerde yenilmez her zaman, dedim.
Bana Baktılar
Bugün sokakta yürürken
Bütün kızlar bana baktılar.
“Allah Allah,
Niye hep bana bakıyorlar ki?” diye düşündüm.
Sonra da bugün meğer
Murat’ın gömleğini giymişim
Şimdi herkes bana ne kadar farklı görünüyor. Meğer profesörlerin entelektüel birer dev olduklarını düşünmekle ne kadar aptalmışım. Onlar da birer insan, hem de dünyadaki diğer insanların bunu fark etmesinden korkan insanlar...
İhanet cesurca bir duygu, cok sehvetli,tedirginlik ve korku da var içinde,belli belirsiz bir pismanlık.İhaneti cekici kılan seyin şehvet oldugunu sanırlar; şehvet seldir, sürükleyendir, dogru; ama asıl çekici olan cesaretmis meger.