Din Dili Medyatikleşirse
Modern görsel kültürün göz merkezci, gösteriyi önceleyen ve gözetim yönelimli yapısının din diline etkisini örnekleyen ve daha da çeşitlendirilebilecek tüm bu yorumlarda orta çıktığı üzere, medyatik süreçler dinî olanı kültürel kodlar ve iletişimin teknik olanaklarıyla belli popüler formlarda alenileşmektedir. Medya günümüzde gerek teknik
Her şey mümkün, imkan kadar... Yine her şey biraz da insan kadar. Mekanlar kültürleri mutlaka etkilemiştir. Etkileri gözlemlenebilir, ama hiçbir mekan insan kadar etkileyici ve muazzam değildir. Onun için doğanın manzarasına bakan herkes yaklaşık aynı yeşil ve mavi tonları yakalarken, aynı insana bakan binlerce farklı insan, farklı şeyler görür. Akıl çağının sunduğu bu geniş, uzay boşluğuna keşif merakında insanoğlu günbegün ilerliyorken, yaşadığı uzayın yaşamasını bildiği en değerli küresinde geri kalmış ve çalkantılı çağların tam ortasında, telli baba türbesindeki masum ablalar gibi, "Al sana bir göbek ver bana bir bebek" dercesine.. Al sana gelecek ver bana geçmiş diyorum. Şarkıda da söylediği gibi... "Gitmek kolay ya sonrası, silebilir misin sende kalan dudaklarımın nemini..." Hepimiz bu dünyanın, toprak dudakları ile öpüldük.. Geleceğin hayalleri ve umutları ile seviliyoruz.. t.me/bikitapbikahve Tosbağa Dergi 4. Sayı
Reklam
Türkçesi Varken!
Aşağıda verilen sözcüklerin Türkçe kökenli olanlarını kullanmaya elimizden geldiğince dikkat edelim! Cevap = Yanıt ( Soru-Yanıt ) Fayda = Yarar Muazzam = Olağanüstü
GÖZDE DERT ARAYAN, SEVGİYİ GÖREMEZ Kimler aşık olmadı ki ona. Zaten gören her erkek aşık oluyordu. Názım Hikmet, Faruk Nafiz Çamlıbel, Cenab Şahabeddin’in kardeşi Osman Fahri, Ahmet Kutsi Tecer, Mithat Sadullah Sander. Şükufe Nihal Başar’dan bahsediyorum. Osman Fahri…Ressam ve şair. Gördü Şükufe’yi ve aşık oldu. Ama bir sorun vardı. Şükufe
Maraş Hitabesi
Efsâne diyarları ve o diyarların insan aklını iflas ettiren mefkûrevi hayatı gibi, âdi zaman ve mekân ölçülerinin dışına çıkmış, kuru hayat çerçevelerinin mâverasına ulaşmış hareketleri ve hadislerin yatağı… Bu hareketler ve hâdiselerin izahı mucizelerin tarifi gibidir.
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek
7 Güzel Adam’ın Maraş’ı | s.16 -
Duran Boz
Duran Boz
Ölüm Ve Ötesi
Kur'an'da önce ölümün sonra da hayatın zikredilmesi anlamlıdır. (Mülk, 67/2.) Niçin önce hayat değil de ölüm zikredilmiştir? Ölüm olgusunu içselleştiren bir birey, hayatını disipline eder, amaçlı yaşar. Ölüm, insan hayatına anlam katar, insanda sorumluluk duygusunu canlı tutmak suretiyle ahlaki gelişime büyük katkı sağlar. Dolayısıyla İslam kültüründe ölüm olgusuna sevgiliye kavuşma, ten kafesinden kurtuluş, mekân değiştirme, sırlanma, Hakk'a vuslat gibi anlamların verilmiş olması ölüm sendromunu yenmekle kalmamış, ölüm düşüncesinin insan psikolojisi üzerindeki yıkıcı etkisini de asgari düzeye indirmiştir. Ayrıca ölüm ötesi hayata inanma, 'Allah'a rağmenliği' besleyen duyguların etkisinde gelişen negatif dünyevileşmeyi aşmada insana yardımcı olur. Ebedîlik düşüncesinin buraya, şimdi'ye değil "öte"ye ait olduğunu insan bilincinde sürekli yaşatır. Bu inanç, insan yaşamını altüst edecek acı ve ızdırapları gönül huzuruna çevirir, insanı kendisiyle, çevresi ve toplumuyla barışık hâle getirir. Güçlü ahiret inancı, yüce hedeflere ulaşmayı arzu eden insana yaşama sevinci kazandırmakla kalmaz, hayatında karşılaşabileceği tüm olumsuzluklara karşı direnme gücü verir. | Diyanet Aylık Dergi, Prof.Dr. Ramazan Altıntaş, Sayı: 373, s.13
Reklam
37 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.