Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Meliha YILMAZ

Sabitlenmiş gönderi
Kötü bir kalpten başka kusuru yoktur insanın.
Reklam
Hâla üzülüyorum mayıs aylarına. Çetin kışın ve cıvıldayan illbaharın ortasında kalmış mayıs aylarına. Onlar gibi hissediyorum bazen. Ortada kalmış gibi. Bu his bir insanın kalbinde nasıl gerçekleşir? Nasıl onunla doğmuş olur? İnsanın yalnız bir varlık olmasından mı kaynaklanır yoksa bir zamanlar ortada bırakılmasından mı?
Sadece beni sevmeni istiyorum. Senden sadece sevgi istiyorum.Sevginin gücüne inanıyorum çünkü. Sevginin bizi bir yapabileceğini biliyorum.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Seninle bir otobüste tanışmayı hayal etmedim, bir kafede de..hergün gittiğim okulda da.. sinemada da.. ya da defalarda katıldığım etkinliklerde, kulüplerde,fazla zaman harcadığım bütün mekanlarda da.. seninle tanışmayı hiç düşünmemiştim,çünkü seninle tanışmak istemedim.
İçimden dökülüyor bu kelimeler. İçimden geliyor. Kalbimin en derinliklerinden..duygularımın, düşüncelerimin ve yaşadıklarımın bir aynası gibi.Durduramıyorum, bizi yazmadan yapamıyorum. İnsanoğlu ne çetin bir varlık. Bana yine acımasız davranıyor.
Reklam
Bugün bayramdı. Çocuk Bayramı. Beyaz bonbonlu pembe eteğimi giydim. Kahverengi saçlarımı iki yandan bağladım. Kaşlarımı yukarı taradım ve gözlerimi aydınlattım. Kıpır kıpırdı içim. Büyük bir volkan gibi. İşte sahneye çıkmak için hazırdım. Sahne bugün bizimdi. Küçük ellerin, küçük ayakların ve küçük beyinlerin..Bugün söyleyeceklerimiz çok çoçukca denilip saçmalık derecesinde bulunmayacak tek gündü.
Ben babamın kızıyım. O kadar çok o kadar çok seviyorum ki ağlayasım geliyor.
Bir düş gördüm. Koca bir kurt yolumu kesti. Beni öldürmekle tehdit etti. Korktum kurttan, sıçrayıp kalktım. Sonra ne göreyim sen.. gelmişsin. Yine, yeniden.. yoksa o kurt sen misin?
Güzel yazılarım, güzel yazıyorum duygularımı.. bazen saklanıyorum kelimelerin arasına.. bazen de saklambaç ya da körebe oynuyorum. Ne de olsa hala bir çoçuğum. Ama sen anlıyorsun, biliyorsun. Her kelimenin ne anlama geldiğini ve hissettiklerimi.. bu yazma işini iyi becerebiliyorum. Ama sen.. tutuklu kalemin. Yazamıyorsun..bayım, dışarı çıkarken paltonuzu almayı mı unuttunuz?
Emin olamadığım bazı durumlar var. Mesela senin duyguların..Bana hissettiklerin hiçbir zaman net değil. Sevgi mi, nefret mi ya da hiçbir şey mi? Bilmek istiyorum. Bilirsem ona göre davranacağım çünkü. Seversen seveceğim, unutursan beni unutacağım ve görmezse o keskin gözlerin görmeyeceğim. Bazen derin sevgini hissediyorum. Öyle bir sevgi ki bu sevgiyi bir daha bulamayacağımı hissediyorum. Bazen de sanki hiç tanışmamış gibi.. yokmuşum gibi..var olamamış ve varlığımdan rahatsız olmuş gibi..Kapı eşiklerinde bekleyişlerim hep bu yüzden.
Reklam
Ben tam olarak kim olduğumu bilmiyorum.Ama insanların benimle ilgili çok büyük iddiaları var.Belki söyledikleri doğru belki de yanlış. Ben kim olduğumu bilmeden başkaları nasıl bilebilir ki?
bir pasta gibi dilimlere ayrılmasıydı koca dünya.. sınırlar var olmasaydı insanların arasında.. nasıl olurdu hayatımız? Nasıl ilerletirdik yaşamımızı? Ben biliyorum. Güneşin sıcaklığında sakin bir anda denize doğru yürürdük. Biri güneşlenirdi, biri tavuk pişirmeye koyulurdu, biri yeni bir yüzme şekli keşfederdi, biri suyun altında ne kadar kalınabileceğini hesaplardı, biri içkisini yudumlardı, biri kumlardan yollar yapardı,biri bedenine güneş kremi sürmeden duramazdı, biri de onları izlerdi.
Bol bol ağladım. İçimdeki bütün inci taneleri döktüm. Sonra mı? Sonra kabullendim. Bütün olanları, yaşadıklarımızı, bizi,sevgimizi,tatlı anılarımızı ve devam eden küçük yaşamımı..
İnsanları çok kafana takma, onlara fazla değer verme hatta sadece birkaçına ver bu değeri.. çoğu insan hastalıklıdır, ruhları hastadır onların. Ne dediklerine bakıpta boşuna enerji harcama. Her zaman söylüyorum, yine söyleyeceğim. İnsan yalnız kalmayı öğrenmeli. İyi yaşamak, huzurlu yaşamak ve değerli yaşamak için bunu yapmalı. Sakın gözlerini çeviripte yerleri dikizleme. Öğren bunu hanımefendi , öğren!
Bir akşam çıkıp yine evimize geldi.Sessiz ve soğuk bir rüzgar gibiydi. Durduğu yerde rahatsızlık veriyordu. Neden gelmişti ki? Neden burdaydı? Onu o uzun yolundan ayıran neydi? Sevgi mi? Özlem mi? Yoksa sadece mecburiyet mi? Bilmiyordum, bilemiyordum. Bu yüzden en doğru kararın görmezden gelmek olduğuna karar verdim. Böylece hem ben hem o rahatsız olmayacaktı. Ama nerden bilebilirdim bunun onun kalbinde kapanmayacak koca bir yara açacağını?
Ben her zaman herkes uyduktan ve alacakaranlık çöktükten sonra gün boyu içimde biriktirdiğim duygularımı yastığıma aktarırdım. Annem de anne yüreğinin getirdiği bir şey olsa gerek böyle bir huyum olduğunu seziyordu. Ama bir gün bile bu anlarımı yakalama fırsatı olmamıştı. Sadece tek bir gün hıçkırı hıçkıra bağıra bağıra ağladım. Çünkü o gün küçücük bir kız çoçuğunun annesiz, babasız ve evsiz kaldığını öğrenmiştim. Bu benim en büyük ve en dayanılmaz acılarımdandı.Annem içindeki bu büyük acıyı yok etmek istedi ve bir telefonla sabahında o küçük kız çocuğunu kapımızın önünde buldum.
378 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.