En iyisi düşünmemekti. Kaçmaktı. Kendi içime kaçmak. Fakat bir içim var mıydı? Hatta ben var mıydım? Ben dediğim şey , bir yığın ihtiyaç, azap ve korku idi.
Her dakikam yeni bir zilletti. Her saat talihsizliğim başka bir çevresiyle karşıma çıkıyordu. Hâlbuki bütün bunlara hiçbir sebep yoktu. Hiçbiri bilerek yaptığım bir hata yüzünden değildi. Hepsi kendi kendine gelmişti.
Çalışmanın lezzetini kaybetmiştim, hepsinden fenası, artık hiçbir şeye inanmıyordum. Fakat korkmuyordum da . Olabilecek şeylerin en kötüsü olmuştu. Artık hürdüm.