Stefan Zweig’in kaleminden okuduğumuz bu eser, bir kadının, bir erkeğe duyduğu karşılıksız aşk ve tutkusunu içeren bir mektubu ele alır.
Kitap, görünmeyen bu aşık kadının içinde barındırdığı kayıplar ve acılarla da oldukça derinden izler taşır.
Gerek ilk aşkın yakıcı dokunuşları gerekse kadının anlatımıyla canlanan bu mektup, okurlara bir zihniyeti dolaştırır, bir kadının iç dünyasına yelken açtırır.
İç monologlarla ve kaleminin keskinliğiyle yazar bu mektupta okuru yoğun duyguların etkisine daldırır.