Hiç her şey iyi giderken her şeyin bir hayal olduğunu sorguladığın oldu mu? İyi giden her şeyi hayal sanmak ve kötü giden her şeyin çok gerçekçi gelmesi ne kadar acı verici, değil mi?
Gökkuşağı bizim hayatlarımızın özetiydi. Herkesin hayatında bazen yağmur yağar, bazen güneş açardı ama yağmur yağmadan güneş açarsa gökkuşağı çıkmazdı. Kötü günler yaşamadan iyi günler yaşarsak bir anlamı olmazdı.
Aynaya bakmak, ne garip... Aynaya değil, kendimize bakıyoruz aslında ama hiçbirimiz, "Kendime baktım" demiyoruz. "Aynaya baktım" diyoruz. Sanki bize bizi gösteren her şey bizden daha önemliymiş gibi.
"Bir tahterevallinin iki ucunda gibiyiz," diye başladım konuşmaya. "Yerden yüksekliğimiz hep belirsiz... Yerden ne kadar yüksek olacağımız hep karşı tarafa bağlı."
Ne yaşanırsa yaşansın, karmakarışık ve korkunç bir anın ortasında bile içimden bir ses hep şöyle şeyler söylerdi: Yağmur sesine odaklan... Rüzgar sesine odaklan... Arkadaki rengarenk ışıklara odaklan... Penceredeki kuşa odaklan...
Yaşamak, hiç dolmayacak bir eksiklik hissini tamamlamaya çalışmak ve tamamlayamamaktır. Büyümek ise o eksiklik hissini hiçbir zaman dolduramayacağını kabullenmektir.