Türkeş ve Arkadaşlarının Tasfiyesi-Gelişen Olaylar: Olaylar hiç de Atsız'ın düşündüğü veya ümit ettiği şekilde gelişmedi. Madanoğlu grubu komiteye hâkim oldu ve 13 Kasım 1960 tarihinde Cemal Gürsel, Millî Birlik Komitesi'ni feshettiğini bir bildiri ile kamuoyuna açıkladı. Türkeş ve 13 arkadaşı ordudan emekli edilerek müşavirlik göreviyle
Allah'tan Türkiye üç önemli liberalleşme dönemi yaşamıştır da, korporatizm geriye itilmiş, serbest piyasaya alan açılmıştır. (Mende­res, Özal ve şimdi de AK Parti dönemleri.) Her üç dönemin de lider­leri hem "irticayı cesaretlendirmekle" hem de "ülkeyi kapitalizme peşkeş çekmekle" suçlanmışlardır.
Sayfa 73 - Ufuk YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1950-1960 YILLARI ARASI. 1950'li yıllar. Tek parti iktidarından kurtulmanın sevinci yaşanırken kültür ve eğitimin başıboş bırakıldığı yıllar. Soğuk savaş yılları NATO'ya giriş ve ABD'ye tam bir teslimiyet. Türkçülerin ümitleri yine boşa çıkıyor, hayaller kırılıyor. Ekonomik kalkınma, yollar, fabrikalar... Fakat köylerden şehirlere
...DP büyük bir çoğunlukla iktidara gelmiş ve 27 yıllık CHP dönemi sona ermiştir. 22 Mayıs 1950'de Celal Bayar cumhurbaşkanı, Adnan Menderes başbakan oldu. Atsız'ın hocası Fuat Köprülü Dışişleri Bakanı, Milli Türk Talebe Birliği'nin eski başkanlarından Tevfik İleri Ulaştırma Bakanı idi. Birkaç ay sonra, 11 Ağustos'ta yapılan
Necip Fazıl
Kalemini kötüye kullanan etkileyici bir şairdi, alkolik seviyesinde içki içiyor, kumar oynuyor, esrar çekiyor, lstanbul'da ve Paris'te bohem hayat sürüyordu, parasız kalınca dümeni din tüccarlığına kırdı, siyasal lslamcıların rol modeli oldu, antisemitizmin yayılmasında öncülük yaptı. Aslına bakarsanız, peşinden gelenlerle alay ediyor, "ben bunlara abdestsiz namaz bile kıldırırım" diyordu. Yandaş-tetikçi gazeteciliğin mucitlerinden biriydi, örtülü ödenekten para kapmak için dönemin başbakanı Adnan Menderes'e yalvaran mektuplar yazıyor, "1O bin lira lütfedilirse, ayda altı bin lira tahsis olunursa, bütün muhalefet matbuatını çürütürüm" filan diyordu.
Sayfa 25 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okudu
Türkiye, biat kültürüne dayalı bu sistem çerçevesinde refah artışı yaşar gibi olduğu bütün dönemlerde yeni bir buluş yaparak ya da teknolojiyi geliştirerek değil, önceki dönemin birikimini ya da geleceğin gelirini harcayarak refah artışı sağlamıştır. Bunun ilk örneği Menderes dönemidir. Menderes, II. Dünya savaşın'da yemeyip, içmeyip biriktiren toplumun birikimini harcayarak tarımda büyük atılım yapılmasının ve ekonominin büyümesinin önünü açmıştır. Mevcut birikimin harcanması bitince gelisme de durmuştur. Ikinci örnek Özal dönemidir.
Sayfa 193 - Türkiye'deki Değişimin Sosyo-Ekonomik AnaliziKitabı okuyor
Reklam
Yasaklı bir şarkının hazin hikayesi...
Bu imtidâd-ı cevre-ki bahtın şitâbı var. Mihnet-medâr olan feleğe intisâbı var. Eyler nesîm-i subhu bize gird-bâd-ı gam. Bu rûzgâr-ı bî mededin inkılâbı var. İstiklal Mahkemelerinin asıp kestiği bir dönemde bir idam mahkumuna son arzusu sorulunca "Bu rûzgâr-ı bî mededin inkılâbı var." demiştir. Herhangi bir amaca matuf olmaksızın Nedim'in kaleme aldığı, Lemi Atlı'nın bestelediği bu eserin, bir idam mahkumunun darağacındaki son sözleri olacağını kimse bilemezdi. Hikayesi Atatürk'ten Adnan Menderes'e kadar uzanan yasaklı bir şarkının, ünlü bestekar Alaeddin Yavaşça tarafından bizzat dönemin Başbakanı Adnan Menderes'in isteği ile tekrar gün yüzüne çıkışı... Hikayenin detayını Beşir Ayvazoğlu'nun Altı Çizili Satırlar isimli kitabından veya küçük bir internet araması ile açık kaynaklardan bulabilirsiniz. İyi okumalar.
Adnan Menderesin Fener Patriği Athenagorasın Ayağına Kadar Gitmesi
Papa Eftim'in oğlu ve Türk Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Turgut Erenerol, Demokrat Parti ve Menderes Hükümeti dönemine ilişkin görüşlerini şöyle dile getirmektedir: "Demokrat Parti dönemi bizim açımızdan en berbat dönemlerden biri oldu. Adnan Menderes o dönemde Athenagoras'ın ayağına kadar gidip elini öptü. Athenagoras'ın kılıcının her iki tarafı kesiyordu. O zamanlar Menderes, Athenagoras'ın elini öperek Amerika'dan hep dolarları alacağını zannetti. O dönemde bütün olup bitenler, idaredekilerin yanlarına bile yaklaşılmazdı."
Sayfa 178Kitabı okudu
İslâmî hareketin Türkiye'de öncüleri
Fakat çok daha ciddi olan, İslâmî politik grup ve partilerin canlılığıydı. Bu grupların en önemlilerinden birisi, Said Nursînin (1874-1960) konuşmalarını ve yazılarını yayınlıyan Nurculardı. Said Nursî, Menderes rejimi sırasında Risale-i Nur 'un okullarda ders olarak okutulmasını talep etmişti. Nurcular Kemalizmin ve laikliğin İslâmiyetle uzlaşamayacağını ve Kemal'in yönetiminin "dinsizlik dönemi" olduğunu kabul ediyordu.1960'lardaki politik aktifliğe sahip diğer gruplar Cevat Rıfat Atilhan tarafından başlatıldı: Süleyman Seyfullah'ın (1863-1946) başlattığı Süleymancılar; Ahmed Salih Ali'nin başlattığı İslâmî Hizbü't-Tahrir. Bir mühendis olan Necmeddin Erbakan'ın kurduğu Milli Nizam Partisinin (MNP) dışında, bu partilerin pek azı güçlü bir politik örgütlenmeye sahipti. MNP ise oldukça farklıydı. İslâmiyetin giderek artan etkisinin sonucunda, 20 Mayıs 1971'de askeri bir darbe yapıldı ve bu parti kapatıldı. Bir yıl sonra, 11 Ekim 1972'de MNP'nin eski üyeleri Milli Selamet Partisini kurdu. Partinin İslâmî görünümü düşük tutuldu ve MNP'nin başkanlığını yapmış olan Necmeddin Erbakan 16 Mayıs 1973'e kadar yeni partiye katılmadı. Onun liderliğinde, MSP, ülkedeki destek tabanını inşa etmeye başladı. 1973 Mayıs'ına gelindiğinde Türkiye'nin otuzaltı ilinin 400 ilçesinde teşkilata sahip olduğunu açıkladı. Parti üyeliği onun ideolojisine inanan, iyi bir ahlaki yapıya sahip olan ve daha önce cezaî hüküm giymemiş bütün Türk vatandaşlarına açıktı.
Sayfa 250 - İzKitabı okudu
Millileştirmelerden arzu edilen sonucun elde edilebilmesi yani kalkınmamızda kullanılabilmeleri için; özel mülkiyetin devamı, ancak milli müteşebbislerce veya yerli-yabancı ortaklıklarla bu şirketlerin devir alınması ve milli sermaye stoğumuz olarak muhafazası şeklinde; iktisadi örgütlenmemizin, gümrükler ile korunan bir piyasa ekonomisi olarak
Sayfa 117 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Reklam
Yalnız Türkiye'de millileştirmeler, sermaye karşıtı sol-ideolojik bir muhtevadan yani sınıf çelişkisinden ziyade; iktisadi milliyetçilikten kaynaklanmıştır. Kaldı ki, bir kısmı Lozan Antlaşması'ndan kaynaklanan dolayısıyla bir zaruret olan millileştirmeleri de doğru bulmayanlar ve yabancı sermaye yatırımlarını savunanlar da o tarihte de
Sayfa 110 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
İnönü'nün hatıralarına göre Atatürk ve çevresi (C.Bayar+İş Bankacılar); İnönü hükümetlerinin maliye ve ekonomi politikalarını onaylamamaktadır: İnönü ve İktisat Vekili M.Şeref Özkan (+Sanayi Gn. Md. A. Şerif Önay+Kadrocular) Devletçilik ile kalkınmayı, C.Bayar ve İş Bankacılar ise özel teşebbüsün esas alınmasını tezlerini savundular. Her ne
Sayfa 97 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Burada hemen belirtmek gerekiyor ki, 60 ihtilali çok ama çok büyük bir hata yaptı, geride kalan dönemin olumsuzlukların hesabını Menderes, Zorlu ve Polatkan‘ı idam ederek sordu.
Celal Bayar-Adnan Menderes dönemi;
Osmanlı padişahları yalnız ül­kesine toprak kazandırmak peşinde savaş yapmış. Asıl kendi halkı­nın yaşadığı Anadolu ile hiç ilgilenmemiş. Onları uyandırmak iste­memiş. Annem, "Bu kafa hala sürüyor. Yeni hükümet, Atatürk'ün is­teğinin aksine, halk uyanmasın diye, köy enstitülerini, halkevlerini kapattı" diyor.
Ancak maalesef bu idealizm Adnan Menderes dönemi sonrası yavaş yavaş kayboldu. Yine de ne kadar güçlü bir temel varmış ki, devleti tamamen aşağı çekemediler.
223 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.