Sanki bir güç onu hayat meydanına atılmaktan, iradesini ve zekasını alabildiğine açılıp harcanmaktan alıkoyuyordu. Sanki gizli bir düşman daha yola çıkarken onu ağır eliyle yakalamış, insanlığın doğru yolundan uzaklara fırlatmıştı . . .
“Türklüğün nereye doğru gittiğini ve gitmesi icab ettiğini gören ve ona göre çalışan keskin gözlü, doğru düşünceli Türkler vardır. Görüşlerinin ve düşüncelerinin doğruluğu sabit olan bugünkü günde, o zatlar hürmetle yad olunmaya layıktırlar.”