Karşıdan karşıya geçerken bir arabanın üzerinize doğru geldiğini gördüğünüzde kalbiniz daha hızlı çarpmaya başlar, bakışlarınızı arabayla aranızdaki mesafeye ve yolun güvenli tarafına geçmek için daha ne kadar yürümeniz gerektiğine odaklar, adımlarınızı hızlandırırsınız. Korkuya kapıldınız ve bu da sizi bir an önce güvenliğe ulaşmanız için harekete geçirdi. Ama adımlarınızı hızlandırdığınızda karşı taraftan tam ters istikamette gelen başka arabalar olduğunu görüp kendinizi bir anda yolun ortasında ne yöne gitmeniz gerektiğini bilmez vaziyette buluyorsunuz. Kalp atışlarınız daha da hızlanıyor fakat az önce hissettiği- niz korkudan farklı olarak bu kez paniğe kapılıyorsunuz ve görüşünüz aniden bulanıklaşabiliyor. Rasgele bir yöne doğru koşma içgüdüsüne kapılıyorsunuz ki bu dürtüyü bastırabilmenizi umuyoruz. Arabalar hızla yanınızdan ge- çip gittiğinde belli belirsiz bir baygınlıkla beraber midenizde bir boşluk hissine kapılıyorsunuz. İşte bu ENDİŞEDİR...
Omuzlarında taşıyıp altımdan çekildiler; aralarına alıp beni sömürdüler.
Sormadan önce vurdular beni, yaftalara boğdular. Ellerini kirletmektense beni maşa ettiler. Spontan bir duygunun nasıl olduğunu, artık hatırlamıyorum bile.
Insan, ne ise o olduğunu inkâr eden yaratıktır. Sürpriz- lerden hoşlanıyoruz. Dünyaya gelmek bizim için sürpriz değeri taşımıyor pek. Oysa ölümü çoğunlukla bir sürpriz olarak tecrübe ediyoruz. Azrail'i bir tür sürpriz meleği' sa- niyoruz.
Unutma Nuh'um, aşk, insanın şahsiyetini pe- kiştirir. Çünkü hayatın manası, aşk bohçasında gelen bir he- diyedir. Mevcudiyetinin hakkını vermek, hiç değilse mazeretini bulmak isteyen insan yalnızca aşka müracaat edebilir..."