"Kendinizi bir renk olarak tanımlasanız hangi rengi seçerdiniz?" Kaşları çatılırken, "Bilmem," diye mırıldandı, sonra sesi biraz daha yükseldi. "Hiç düşünmedim." "Mesela ben maviyim," dedim. "Çünkü mavi umudun, hayallerin, beklentilerin rengidir.
48 syf.
·
Puan vermedi
-Hırs hayatınızı mahvedebilir-
SPOİLER vardırr. Kitap kesinlikle okunması gereken bi eser. Aslında konusu duygularımızı gizlemenin yada fazla hırsın ne kadar kötü olduğunu anlatıyor. Ben hırs yapmayı seven bı insanım çoğu kez üzülsemde severim. Ama Madame de prie ' nin hırsı bana göre fazlaydı. saraydan sürülmesi üzerine bir köye yerleşti burada o eski günlerinde hiç yalnız kalmadığı için yalnız kalmak ona korkunç geldi. Aslında bı nevi kendinden kaçmak istedi. Burda kitabın tamamını yazmak istemem ama bu benim ilk incelemem ve nasıl yazacağımı bilemedimm:) mesela bu kitapta en nefret ettiğim karakter papazın yeğeni oldu ( ismini hatırlamıyorum ) yani bı insan bu kadar yüzsüz, ukala olup geçmişini hemen unutamaz, başarı , hırs bu kadar gözünü köreltemez.Ve bi kadına bu kadar kötü davranamaz... Madame de prie de göründüğü gibi değil. Duygularını bastıran, sürekli sert , otoriter duran bı kadın. Bu kadar sert olmak..biraz fazla sanki. Ve Madame de prie güzel bı kadın bu köyde kimsesiz kaldığı için papazın yeğeniyle ilgili oluyor . Aslında papazın yeğenini sevmiyor, beğenmiyor bile onun acizliğinden, saygısından, utancından etkileniyor e tabi papazın yeğenide Madame de prie' yi zenginliği, güzelliği için seviyormuş gibi davranıyor. Kısacası birbirlerinin duyguları ile oynuyorlar.... Kitap anlayana büyük bir ders verir. Fazla hırslı iseniz yada para, güç sizin için herşeyse okumanızı tavsiye ederim..;)
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202176,3bin okunma
Reklam
İsmet Özel'in anlattığı meşhur hikâyedir.
"Anadan doğma bir kör varmış. Ama hayatını iki gözü gören bir insan gibi yaşarmış. Merak etmiş herkes tabii. Ama o, bu konuda hiçbir bilgi vermemiş. Günün birinde kıramayacağı kadar yakın birisi çıkmış karşısına.Demiş ki 'Sen nasıl oluyor da, iki gözü gören bir adam gibi yaşıyorsun?' Ona cevap vermeden edememiş. Demiş ki, 'Benim, önümde iki tane koç beliriyor. Mesela şu bardağı tutmak istedim değil mi, iki tane koç, bardağın iki yanında duruyorlar, ben ortadan bardağı tutuyorum.Hangi yoldan gitmem gerekirse o iki koçun arasında gidip yolumu buluyorum.' Ama sözünü burada kesmiş. Demiş ki, 'Bunları söyledim, koçlardan birisi kayboldu. Bunu söyledim, ikincisi de kayboldu.'Ve adam günün geri kalan kısmını bir âmâ olarak geçirmiş. İnsanın ayakta durmak için kendisiyle ve Rabbiyle sır olan kısmı, başkasına söylemesi, aleyhine olur. Onun için İslam'da bütün hükümler zahire göre verilir. Rüyalar göreni bağlar."
Yalnız, beni öldürürseniz kötülüklerim gene gizli kalacak. Onları bir sır gibi mezara götüreceğim: gene aldatacağım sizleri. Gelin, hep birlikte, önce yaşarken öldürelim beni. Aklıma geldiği zaman bile ürperdiğim yaşantılarımı ortaya koyalım: didik didik edelim. Ondan sonra ölümün bir anlamı olur benim için. Sizin de işinize yarar: benim gibilerden sakınırsınız bundan sonra. Hayır işinize yaramaz. Ortalıkta dolaşmanızdan, pek zarar görmüş bir durumunuz sezilmiyor. Belki de gizli gizli zehirlemişimdir sizleri. Gelin, hep birlikte yapalım şu işi: acımasız, soğukkanlı. Bu arada ben de bu kuru analize bir renk getirmek için, son günlerimi, “Selim Işık’ın İnhitatı”nı sahneye koyayım. Yalnız, bu işi yaparken “sense of humour”u gözden kaybetmeyelim. Durmadan sızlanıp durursam, beni yemenin tadı kalmaz. Çiğ çiğ yenen bir şeyin, ne bileyim mesela bir deniz böceğinin, tam ağzınıza attığınız sırada bağırdığını düşünün: insanda iştah kalır mı? Bu nedenle, becerebildiğim kadar tatlı davranmaya çalışacağım. Bu, benim de işime geliyor. Neden mi? Zamanla anlarsınız, bir başlayalım da.
Uzun zamandır içimde anlatamadığım bir ağırlık var. Sanki içim yere doğru sünmüş de, aklım göğe kadar uzanmış, bu şekilsiz ruhun ve bedenin içinde debeleniyorum ben de. Yıllarca herkese ve her şeye yetişmiş olmanın aptal gururu, yorgunluğu ve huysuzluğu var. Evet, artık ben de huysuzum. İstemediğim her şeye "Hayır" demeyi öğrendiğimde, bir şeyler çoktan kayıp gitmişti ellerimden. Neyse ki hâlâ ellerim var da, bir şeylere tutunabilme umudu iyi geliyor bana. Aza tamah etmek değil de azla yaşamayı öğrendim ben mesela. Şaman öğretilerinde derler ya, "Her şeyin fazlası zehirdir insana". Öyleymiş. Malın, sabrın, insanın, aşkın da...
Ben mesela en başa dönmek imkanı olsa gene Müzeyyenle evlenir, gene hayatımı zindan ederdim. Neticede o başka, bu başka şey efendim.
Reklam
Ne zaman her şeyin en iyisine layık olacağız? Şu an ben müsaitim mesela. Yeraltı, Zeki Demirkubuz
Kısa bir süre okuduktan sonra, gözkapaklarının ağırlaşmaya başladığını hissetti. Alışkanlıktan olacak, kötü alışkanlıktan. Meslekte de yeniyim: acemilikten olacak. Ayağa kalktı; suyun yanına geldi, başını ıslattı; ıslak ellerini boynunda dolaştırdı. Mendilini ıslattı, başına koydu. Henüz rahatlama isteğinden kurtaramadım kendimi. Çabuk
Mesela ben; şu anda babamın eserinin altında yaşıyorum ve özgürlüğün ne müthiş bir şey olduğunu daha iyi kavrıyorum....
Gönderi kullanım dışı
zamanında kim ne demiş ya da nasıl hissettirmişse, öyle bir yerleşiyor ki ilişki kurduğunuz tüm insanları rahatsız ediyormuşsunuz, onlara hep yük oluyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. rahatsızlığın boyutu bazen o kadar yüksek oluyor ki tek çözümü yalnız kalmakta buluyorsunuz çünkü sadece yalnızken rahat hissediyorsunuz. ihtiyacınız olduğunda ya da ne bilim canınız sıkıldığında insanlara telefon edemiyorsunuz mesela. ya da bir ilişkinin içindeyken partnerinize yük olduğunuzu düşünüp ufak tefek isteklerinizi bile dile getiremiyorsunuz. zaten varlığınız yeterince yük, bir de bir şeyler mi isticeksiniz. ve zamanla da insanların gözünde silikleşiyor, varlığı yokluğu farksız bir insana dönüşüyorsunuz. bu hislerin en kökünde aslında değersizlik hissi yatıyor. hiçbir şeyi hak etmediğinizi düşünmek, size her sunulanı bir lütuf gibi görmek.. ve tüm bu hisler, insanların da size böyle hissettirmelerine yol açıyor. siz ne kadar azına razı olursanız, insanlar da size o kadar az sunarlar. haklıdırlar da çünkü bunu belirleyen sizsiniz aslında. dolayısıyla bir kısır döngünün içinde boğulursunuz. varlığınız da kaybolur, yokmuş gibi yaşarsınız. buradan tek çıkış yolu, kendi değerinizi bilmek, kendi varlığınızı kabul etmek ve ettirmektir. insan kendi değerini sadece kendisi belirler. eveet ben Berkan...
Reklam
Tersine Dünya
Doğru dersin sevdiğim Ben bu dünyaya noksanım biraz Bu dünya bana fazla Al şiirlerimden birini Futbol topu yap mesela
Sayfa 124Kitabı okudu
HAK ETMEK ve KADER SIRRI...
- "Meselâ ben: TELEGRAM’la, yaşadığım hayatın ve davanın bir ödülü olarak karşılaşmadım… DÜNYA hakkında söylediklerimi çelercesine, elbette bunu yapanlara buğzum bâki, ama yine kendi inancım, bizzat Allah’a tevcihle “haksızlığı O’ndan bilmek” durumunda olmam gerekir mi? O hâlde “kader sırrı”nda “hak etmek”, bu şuur, hakkın “doğru, güzel ve iyi” ile rastlaşmak demek olmadığını, zıddı ile rastlaşmanın da “yanlış, çirkin ve kötü”yü hak etmek için yaratılmadığını idrak gerek; ben, iradî seçimimle “doğru, güzel ve iyi”de dururken, zaten beni aşandan mesul olmadığım gibi, Allah katında bunların lehime olmasını ihlâsım kadarıyla umarım…"
Sayfa 210 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
MODA: Görgü kurallarına aykırı olsa ve Fransa'da insanlar işitilmek için konuşmasalar bile, madem kız kardeşiz ve madem aramızda fazla resmiyete gerek yok, istediğin gibi konuşacağım. Diyorum ki, ortak doğamız ve alışkanlığımız, dünyayı sürekli olarak değiştirmektir. Ama sen baştan beri insanların ve kanın peşindesin, ben ise daha çok
Moda ile Ölümün Konuşması
584 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Herkes merhaba
Asununkitaplari
Asununkitaplari
ile beraber
Jean-Christophe Grangé
Jean-Christophe Grangé
Kızıl Karma
Kızıl Karma
kitabını okuduk. • Olaylar bir çırpıda gerçekleşse de benim okumam on gün sürdü akıcı mı evet merak uyandırıcı mı evet bazı yerleri yorucu mu buna da evet okurken hem yorulup hem de acaba şimdi ne olacak diye merak ediyor musunuz ? Heh işte bu kitap tam size göre. Ben grange’nin çok
Kızıl Karma
Kızıl KarmaJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 2024114 okunma
' Mesela farz edin ki benim sekiz on göbekten beri ölen büyükannelerim tekrar dünyayı özleye­rek hayata geri dönmüşler. Onların şimdi bu alemde benden başka kimseleri yok... Elbette bana gelecekler. Ben bir annemi bile hoşnut edemiyorum. Maazallah, öyle bir düzine çenesi düşük koca karıyla sonra ne yaparım? '
Sayfa 67 - İş Bankası Kültür Yayınları pdfKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.