Bu metin ayrıca İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılan Bilgiyle Sohbet başlıklı kitabıma da alınmış, aynı zamanda bu kitabın da ilk bölümünü oluşturmuştur.
Yirmibeş yılın yuvarlanışı, sabahlara dek okumalar, içinden çıkamadığım insanlar, haksızlıklara diş bilemeler, çekip gitme özlemleri... ~Leyla Erbil
Reklam
2013 yılında verilen 23 edebiyat ödülünde, birden fazla seçici kurul üyeliği yapmış isimleri incelediğimizde şöyle bir tabloyla karşılaşırız: Doğan Hızlan: 12 kez Hilmi Yavuz: 5 kez Cevat Çapan: 4 kez Egemen Berköz: 4 kez Metin Celal: 4 kez Refik Durbaş: 4 kez Cemil Kavukçu, Enver Ercan, Eray Canberk, Faruk Şüyün, Nursel Duruel, Selim ileri, Semih Gümüş, Turgay Fişekçi.Turhan Günay ve Ülkü Tamer isimleri ise 3'er kez ödül jürisinde yer alinıştır
"Dünya'da evim diyerek benimseyebileceğim bir yer yoktu. Önümde tüketilmesi gereken bir zaman vardı ve o zamanı acı çekmemeye çalışarak tüketmeli huzur içinde ölmeliydim."
"Bazı incelikler vardı ve biz görmezden geliyorduk."
Hayatımda ilk kez bu kadar büyük bir istekle ağlamak istiyordum. Bu hüzne kapılıp ağlamak...
Reklam
İnsanlardan kaçarak bir yerlere varılacağını sanıyordum. İnsanlar olmadan yaşanmadığını anlamam için çok zaman geçmesi gerekmedi.
Nerede yaşarsam yaşayayım, bir süre sonra rahatsızlığım artıyor, içimdeki sıkıntıyı dindirebilirim umuduyla gitmek istiyor, gidiyordum.
Metin. Nazif Bey'in oğlu Metin, Celal'in asker arkadaşı, can yoldaşı idi. Bizi, Celal'le beni buralara getiren oydu. Bitli turistlerle sabahlar, esrar içer, benzi sarı, gözleri kan çanağı dükkâna dönermiş. Üç beş eve de getirdi Celal. Dolma, çorba koydum önüne. Gölge gibiydi. Taylan Özgür'ün öldürüldüğü o kasım gecesi kayboldu, biliyorum. Saadet Hanım haberi radyodan duymuş, ağlamıştı. Bir gün önce sobayı kurmuştuk ve tavada uyduruk gözleme yapıp aşağıya indirince o halini görmüş, telaşlanmıştım. Akrabası sanmıştım. Sonraları akrabamız olduğunu varsaydığımız çok çocuğa, birlikte ağlamayı Saadet Hanım'dan öğrendim. Metin'inse ne dirisi ne de ölüsü bulundu. Nazif Bey iyice kötüleşti. Her söylentinin ardına düştü. Küçük Ayasofya'dan Yedikule'ye her izbeye, viraneliğe baktı. Saatlerce dükkânın duvarında asılı duran ve pîrimiz dediği Nikolai Andreomenos'un kap kalın bıyıklı ve gür sakallı portresinin karşısında oturdu, düşündü. Vitrinindeki rötuşlu gelin-damat fotoğraflarını kaldırdı.
Sayfa 74 - "Ayapera " Havalar Yine IsınacakKitabı okudu
Her bir insanın sevmek, acımak gibi cemâli duyguları, kızmak ve öfkelenmek gibi celalî duyguları vardır.. Ne cemalsiz bir celâl meziyettir, ne de celâlsiz bir cemal.. İnsan şefkatli olmalı; ama zalime değil mazluma, nefse değil kalbe şefkatli davranmalı.. Keza insanda gadab olmalı; ama mazluma değil zalime, kalbe değil nefse gadablı davranmalı...
318 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.