Ne mutlu o kişiye ki, kendi ayıbını görür; kim birinin ayıbını görürse, o ayıbı kendisinde bulur. Sende o ayıp yoksa da, yine emin olma; çünkü o ayıbı bir gün sen de yapabilirsin; o ayıp seni de bulur.
"İnsan kısmı bir misafirhane" diyor Mevlânâ "Her sabah yeni birisi gelir. Bir sevinç, bir bunalım, bir zulüm... Hepsini karşılayıp eğle! Bir kederler kalabalığı bile gelse."
En büyük dost Ebû Bekir'in (rah) Resûllullah'a (sav) bağlılığı ve muhabbeti en üst derecedeydi. Dolayısıyla bu hadiste şu mânaya işaret vardır:
Muhabbet nisbeti dışındaki bütün yollar ve nisbetler kapanmış, sadece maksuda ulaştıracak tek yol olan muhabbet yolu açık bırakılmıştır. O halde, kula Hak yolunda kılavuzluk etmeye lâyık bir devletli zata bağlılık, sevgi yolundan olmalıdır. Hâcegân yolu Hz. Ebû Bekir'e dayanır ve kendisine sevgiyi esas alır. Onun yolu bu sevgi nisbetini gözetmek ve kaybetmemek üzerine kurulmuştur."
Resûlullah Efendimiz'in [sav] namaz kıldıkları mescidde çok sayıda kapı vardı.
Peygamber Efendimiz (sav) Son hastalıklarında Hz. Ebû Bekir'in (radıyallahu anh) evine açılan kapı haricindeki diğer kapıların kapatılmasını emrettiler. Sahâbe de bu emri yerine getirdiler. Ondan sonra Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) bu hadisi buyurdular.
"Bugün Ebû Bekir'in kapısı dışındaki bütün kapılar kapanır"
Nigahdaşt (Korumak)
Nigahdaşt gönlü düşüncelerden korumaktır. Zikir yapan, bir demde ne kadar kelime-i tevhid söylerse söylesin yine de düşüncesi dağılmamalıdır.
Eğer acemi mürid ilk zamanlar "Allahım, maksadım sensin ve istedigin senin rızandır" derken yalancılık yaptığını düşünse de bu şekilde zikre devam etmelidir.
Çünkü sıdk aşama aşama gerçekleşir. Zakir yapa yapa ustalık kazanır ve sıdk halini zikri devam ettirmek sûretiyle elde edebilir.
Bâzgeşt (Dönüş)
'İlâhî ente maksûdî ve rizâke matübi "
(Allah'ım , maksadım sensin ve istediğim senin rızandır.)
Buna bâzgeşt cümlesi denir. Zira sâlik, Allah'ın dışındaki her şeyi terkettiğini bu dönüş cümlesiyle dile getirir.
-Güzel bir şeye bakınca ağlar mı insan?
-Ağlarmış demek ki
-Buna güzellik mi diyeceğiz, başka bir şey mi bilmiyorum ama bu kadarı insan yüreğine ağır geliyor, kaldıramıyorsun.
- Ona bakarken Mevlânâ'nın dizeleri gelmişti aklıma:
"bu aşka ilahi diyemem korkarım, insani diyemem utanırım."