Aşk üzerine telakki
''Aşk'a uçarsan kanatların yanar." -Sadi Şirazi. ''Aşk'a uçamazsan, kanat neye yarar?" -Mevlana ''Aşk'a varınca, kanadı kim arar?" -Yunus Emre
Bize gözün değil gönlün gördüğü yürek gerek.
Elbet bizde biliriz lafı en inceden dokundurup içini acıtmasını lakin kıyılıyoruz ama kıyamıyoruz sevdiklerimize işte.Ya kırdığın gönlü Allah seviyorsa? Bilemezsin bilseydin ödün kopardı dokunamazdın.Nice insanlar gördüm üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm içinde insan yok! Ne kadar az yüksekten uçarsan düştüğün zaman o kadar az incinirsin. Kibri bırak alçakgönüllü ol. Güneş herkesin üzerine eşit doğar ama gül başka leş başka kokar.Kapı açılır sen yeter ki vurmayı bil. Ne zaman bilmem sen yeter ki o kapıda durmayı bil. Ey can kimseyi kırma. Sözden ağırı yoktur. Beden çok yükü kaldırır ama gönül her sözü kaldıramaz! Ayıplarım seni ey gönül hal bilmeze hal sorarsın bülbül dururken kargadan gül sorarsın. Sus artık yeter! Sır perdelerini pek o kadar yırtma. Çünkü bize kırıkları sarıp onarmak sırları örtmek yaraşır. Ne kadar bilirsen bil söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır.Yaratan insanın iç dünyasına bakar, görünen kulağın ardındadır. (Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî,)
Reklam
İranlı bir şair diyor ki; 'Aşk'a uçarsan kanadın yanar.' Bunun üzerine Mevlânâ diyor ki; 'Aşk'a uçamazsan kanat neye yarar?'
Ahir mi ahır mı?..
Mevlana Celaleddin Rumi: Bedenin ve nefsin, üzerine binip ahire gideceğin eşektir. Bu eşektir, binen sensin, yol ahire gider. İş eşeğe kalırsa ahıra gidersin. Ahir mi ahır mı; bu kararı sen vereceksin...
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Dünya kurulalı beri, insanoğlu kendini ifade etmenin, duygularını anlatmanın türlü türlü yollarını denemiş.Kimi şiirle,şarkıyla, kimi bir sözle, kimi bir fotoğrafla kimi bir bakışla..Kimi de susarak yapmış bunu.Temelinde aidiyet duygusunun olduğu bu denemelerde, ifade eden kadar , muhatabın da rolünün büyük olduğunu düşünüyorum.İçlerinden en
Tevazunun Hikayesi
Bir adam, kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Daha sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu, o zamanlar onu bir dergâha bağışlamak ister. Adam Hacı Bektaş-ı Veli'nin dergâhına gider. Durumu Hacı Bektaş-ı Veli'ye anlatır ve o ' helal değildir' diyerek bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlana'ya anlatır. Mevlana ise bu kurbanı kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş-i Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana'ya bunun sebebini sorar. Mevlana şöyle der: - Biz bir karga isek Hacı Bektaş-ı Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir. Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş dergâhı'na gider ve ona, Mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş-ı Veli'ye sorar. O da şöyle der: - Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.
Reklam
602 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.