Komutanların silahlı bir ayaklanma ile devlet idaresine el koymalarıyla, bir ağır sıklet boks şampiyonunun eldivenlerini çıkarmadan piyano çalmaya kalkışması arasında hiçbir fark yoktur.
Sultan Vahdettin, yorgun ve fakir düşen milleti ve memleketi savaşa sokanlardan biri değildir. Türkiye’nin Birinci Dünya Harbi’ne girmesinde Vahdeddin’in milyarda bir bile vebali yoktur. Çünkü Türkiye 1914 yılında savaşa sokulduğunda, Vahdeddin daha padişah değildi. Bizi savaşa bulaştıran, önce Alman Genel Kurmayıdır; sonra İttihad Terakki Partisi’nin lider kadrosu. Vahdeddin, savaşa katılmamıza şiddetle muhalifti.
(…)
Vahdeddin kat’iyyen vatan haini değildi. Bunu, Atatürk’ün en büyük hayranlarından Falih Rıfkı Atay da Niçin Kurtulmamak isimli eserinde böyle yazıyor.
Bizim son yüzyıllık tarihimizi sadece resmi tarih kitaplarımızdan okuyanlar çok yanılıyorlar. Mesela, resmi tarihimize göre İkinci Abdülhamid Han, 'çok zalim, çok korkak… bir padişahtır'. Halbuki sadece Osmanlı tarihinde değil, bütün Türk Tarihi’nde, hatta bütün dünya tarihinde İkinci Abdülhamid devri kadar kansız geçen bir başka devir yoktur. Onun 33 yıllık saltanatı devrinde, birkaç ana baba katili dışında kimse darağacına çekilmemiştir. İkinci Abdülhamit, kendisine suikast hazırlayan Belçikalı terörist Jorris’i bile idam ettirmemiştir.