“Artık sesini duymayacağım. Olduğum kadını, bir zamanlar olduğum çocukla bir araya getiren onun sesi, sözleri, elleri, tavırları gülüşü ve yürüyüşüydü. Geldi dünyayla aramdaki son bağ da koptu.”
“Ona göre yükselmek, her şeyden önce öğrenmekti (“İnsan zihnini donatmalı.” derdi ) bilgiden daha güzel hiçbir şey yoktu. Özen gösterdiği yegane nesne kitaptı. Kitaplara dokunmadan önce ellerini yıkardı.”
“Ancak toplumsal yaşamın özünün kişiler hakkında olabildiğince çok şey öğrenmek olduğu, kadınların davranışları üzerinde sürekli ve doğal gözetim uygulandığı bir dönemde ve küçük bir kasabada “gençliğinin tadını çıkarma” isteği ile “parmakla gösterilme” kaygısı arasında kalmak işten bile değilmiş.”