O günler geldi bile.
"Gün gelecek insanlar, 'Yaşamanın ne anlamı var?' diye soracak. Bilim tüm inancı tırpanladığında kimse artık basmakalıp hayatlar istemeyecek. Bu olgu belirdiğinde, her yeri kasıp kavuracak, tedavisi imkânsız bir salgın baş gösterecek yine. İntihar salgını... infiale kapılmış, beyinleri buruşmuş, devasa kentlerimizin kovuklarında bir sağa bir sola yalpalayarak beton duvarlara karşı, 'Ne yaptınız Tanrı'mıza?' diye uluyan kalabalıklar getirebiliyor musunuz gözünüzün önüne? Ya da okullu çocukların, gencecik insanların intihar sporu ifa etmek üzere gizli topluluklar kurduklarını?"
Sayfa 154 - Kolektif KitapKitabı okuyor
Bayramımız kutlu olsun. 🇹🇷 Her daim Ata'mıza özlemle...
Reklam
Sanki beni bir yandan ölü şeylerle bağlıyordu, bir yandan da saf ve merhametli Tanrı'mıza bağlıyordu: Zalim ve ilahi ve yeryüzünün hem masumiyetine hem de azgın güçlerine yakın düşen bir şey.
"Bir şey kaybetmişti. Büyük bir şey. Yaşamı kaybetmişti, kaybediyordu. Çoktan kaybetmiş olmamız ve hâlâ kaybediyor oluşumuz konusunda benzeşiyorduk. Ben ilk sevdiğim kişinin -her ne kadar kaotik olsa da- o ılık ve güvenli ortamını yitirmiştim. Adımı, kimliğimi yitirmiştim. Evlat edinilen çocuklar yerinden edilmiştir. Annemse yaşam denen şeyin muazzam bir sürgün, bir yerinden edilme olduğunu hissediyordu. Her ikimiz de Yuva'mıza gitmek istiyorduk."
Gelecek, dışarıda bir yerlerde, çoktan beri mevcut. Aksi halde geçmişe, yani bizim şimdiki zamanı­ mıza, dalgalar yollaması mümkün olmazdı. Senin geleceğin de şu an, şu saniyede mevcut. Ama yine de geleceğinin akışı önceden belirlenmemiş, zira geleceğin çeşitli mahiyetlerini seçme imkanına sa­ hibiz. Daha da açıkçası, en yeni bilimsel araştır­ malara göre gelecek zaten var olduğu için, kendimize aralarından uygun olan birini seçme şansına sahibiz
Edep ve Adalet
Bir gün medresedeki büyük talebeler, kendilerinden küçük talebelerin gereği gibi hizmet etmediklerinden, tam saygı göstermediklerinden şikâyetçi oldular. Seyda'mızın en önemli yardımcıları olan bu büyük talebeler meseleyi Seyda'mıza açtılar. Maksatları, Molla Abdulhalim'in, küçüklere kızmasını ve büyüklere hizmette kusur
Sayfa 60 - Mevsimler KitapKitabı okuyor
Reklam
Hayatımın sonlarına yaklaşırken kederin de tıpkı pişmanlık gibi DNA'mıza işlediğini ve sonsuza dek bir parçamız olarak kaldığını biliyorum
"ilk yapmamız gereken şey, kendimizi asla yargılamamak, Bu güne kadar yapmış olduğum her şey, anlamam için gerekliydi. Değişimi ve evrilmeyi kabul etmek, aynı zamanda geçmişimizi anlayışla kabullenmektir. Eski savaşlarımız bizim için çok önemli birer antrenmandı. Bu beni bugün olduğum kişiye dönüştürdü: bugün artık gücünün ve zayıflıklarının farkında, yepyeni amaçları olan biriyim. Kendimi kurban ilan etmemin veya geçmişten piş man olmamın hiçbir faydası yok. Geçmişte o zamanki amaçları mıza uygun olarak yaşadık, hepsi bu."
Sayfa 178Kitabı okudu
İçinizde "Nedir bu saadet?" diye soranlar bulunur diye söylüyorum: Bu saadet her şeyden önce hayat­ ta olmak ise, ondan hemen sonra da sıhhatte ·ol­ maktır. Elimizin, ayağım'ızın tutmasıdır. Merdivenleri patır patır çıkabilmemiz, sağa, sola istediğimiz gibi seğirtebilmemiz, nefes alıp verdiğimizin farkına var­ mayışımız, kalbimizin, midemizin, böbreğimizin, safra kesemizin vücudumuzun neresinde olduğunu düşünmek lüzumunu bile hissetmeyişimizdir. Ağzı­ mıza iki lokma yemeği alıp zevkle çiğneyebiliyor, dünya nimetlerinin tadını alabiliyor muyuz? Ona bakmalı! Saadet bu yemeğin, dünyanın en usta aş­ çıları tarafından pişirilip gümüş tabaklar içinde önü­ nüze konmasında değil; hizmetçilerin, uşakların et­ rafınızda dört dönmesinde de değil, nasıl hazırlan­ mış olursa olsun, onu keyifle yiyebilmenizdedir.
Sayfa 141Kitabı okudu
Şimdiyse lhsan'ın yanına gidememenin bunlardan hiçbiri­ ne benzemediğini anlıyordu. "Olamaz" diye gözlerini yumdu. "Beni ıhsan'dan niçin ayırsınlar?" Arabanın sarsıntısıyla, sanki uykudan uyandi. "Evet, çavuş yanılıyor!" Zorla güıümsecli. "Ben de çocuk gibi." Solukları gittikçe rahatlıyor, yüreğine çöken umutsuzluk bir ucundan sıyrılıyordu. "çoğu zaman, kuşkuları­ mıza dOğru yaşıyoruz. Korkularımın çoğu, kuruntularımızdan geliyor. Yaşamanın temposunu hızlandırmaya çabalamasak saç­ ma korkularımızın çoğundan kurtuluruz!"
618 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.