Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Her şeye karşın, yaşamayı sevmesem de, yaşamaya katlanacağımı sanıyorum. Ölümün birdenbireliğinden korkmadığımı utangaç sesle söyleyebilirim.
El kol hareketleri yaptım birkaç dakika. Takır tukur sesler ulaştı kulağıma. Fizik tedavi gerek, besbelli. Üşeniyorum.
Reklam
Bunca dayanıksız olacağıma inanmazdım yalnızlığa.
Yaşananlar, yaşandığı sanılanlar yoklaşacak gitgide.
136 syf.
·
Puan vermedi
#mızıkalıyürüyüş Kitap kısa kısa bölümlerden oluşmakla birlikte, yazar her birini birbirine ince ince teğellemiş. Manzaraya uzaktan bakınca fotoğrafın bütününü oluşturuyor adeta. Öykü gibi roman belki de roman gibi öykü bir bakıma. Okuyanlar ne demek istediğimi anlayacaktır. Toplumsal konuları da ele alması ile geçmişteki birçok detayı da hatırladım. Anlatıcının gün içindeki duygu ve eylem zemininde bahsettiklerini okurken sanki karakterler ile aynı evi paylaşıyorsunuz. Çünkü o kadar yakın geliyor size. Bu da yazarın anlatım dilinin içtenliğinden geliyor diye düşünüyorum. Anlattığı her şeyde yaşamla kurduğu bağı cümlelere dökme şeklini çok sevdim. Böylelikle gerçeklikten de uzaklaşamıyorsunuz ister istemez. Sevdiğim şehir Ankara'dan izler bulmak da güzel oldu. O tanıdık semt ve sokaklarında gezinmeyi seviyorum cümleler arasında.
Mızıkalı Yürüyüş
Mızıkalı YürüyüşVüs'at O. Bener · Everest Yayınları · 20244 okunma
Reklam
Ben zaten hiç beceremedim, hiçbir şey, iç yangını anılar ya­ratmaktan başka.
"Güzelsin," de­nilmesinden hoşlanmayan kadına rastlamadım. O da bana: "Kimbilir nice fırtınalı geçti hayatınız!" dedi. Yazık ki geçti. Di'li geçmiş, en kötü çekim türü, 'geçiyor' diyebilmeli, hep şim­di almalı tüm zamanların yerini; bir boş, zavallı, zırva istek.
En ince kımıltında bir şey var içime gömen beni, bir şey dokunamayacağım kadar bana yakın
Edward E. CummingsKitabı okudu
Bir türlü geçen pazara dönemiyorum, geçen yerine gelecek pazar diyebilmeli, bilinmeyeni tasarlamaya çalışmalıyım değil mi? Gelecek pazarlar da gelecek ve geçenleşerek yitip gidecek.
Reklam
Şu gereklilik kavramı, neye göre, kime göre, hangi ölçülere göre? Burada da boşluğa yuvarlanıveriyor insan.
Bellek sana karşı. Özgür olan o. Yerli yersiz, zamanlı zamansız kıskacında boğuyor seni.
Beynim hasta, ama bu ölçü­de değil. Hâlâ gündelik, küçümsenir olgulara tutsak. Tutarakla­rımdan kendimi koparamıyorum. Oysa, önemli ya da önemsiz sayılsın; ilgiye değer ayrıntıları yaratmak, ayrıntılardan kaçmamaktır belki de yaşamaya gerekli olan, yaşamayı yaşanır kılan.
Günleri somutlaştırmak ge­reksemesini neden duyuyorum? Yaşandığına inandırmak için mi kendimi? Nice günler geçip gitti, gidecek, bir gün GÜN bile olmaktan çıkacak, öyleyse bu çabanın anlamı ne? Yok anla­mı.
406 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.