Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

onurmetlek

onurmetlek
@mondes
2 okur puanı
Eylül 2021 tarihinde katıldı
Alıp başımı gitmek istiyorum, Uzaklara. Göl kenarında, ağaçların içinde minik bir ev istiyorum. Herkesten uzak. Onlarla eğlenebileceğim ve yanlarında kendim olacağım bir kaç arkadaş, belki bir tane sevgili; Birbirimizi asla yadırgamayacağımız, bazen dokunmayı bırakıp, bakışlarımızın yettiği. Güzelliğimizden çok ruhumuzu sevdiğimiz. Ve bazen, huzursuz hissettiğimde, gidip yanına başımı gömdüğüm boynuna. Arada arkadaşlarla beraber balık tutmaya gideriz, ben et yemem. Onlar yerler, ben şarabımı yudumlarım. O huzurlu masa için, çok şeyimi feda ederdim. Fakat ne yazık ki, bu hayat; Bana feda edecek hiçbir şey sunmadı. Bana ait tek bir mekan, tek bir eşya olmadı. Ya da ait hissettiğim, tek bir insan, Bakışlarında kendimi bulduğum bir çift göz olmadı. Bu dünya acımasızdı. Bu dünya sabredenler ve ruhunda iyilik taşıyanlar için fazla acımasızdı.
Reklam
"İnsan, tuhaf bir mahluk Müştak bey. Kendisine değer verenden kaçar, eziyet edeni sever. "
Ne yapacağım şimdi? Boğulacak deniz, takılacak taş kalmadı yollarda. Akacak kanım, moraracak bir bedenim kalmadı artık. Ben..yok oldum. Bu evren, bu dünya, bir ahenk içinde. Farkındayım. Her bedenin, her ruhun yaşantısı gibi. Tüm hayatlar, bir düzen içinde ilerliyor. Her adım, her nefes. Fakat, bu dağınık düzendeki hayatımda, ben bir anlam bulamıyorum efendim. Tutunacak bir dal, koşmak için nefes alabileceğim bir dünyam yok benim. Efendim, söyleyin bana. Ne yapacağım şimdi? Öyle bir hayal kırıklığıyla bakıyorum ki sarf ettiğim sözcüklere, anlatamam. Söz bulamam hislerime, hiçbir dilde de bulamayız anlamını. Ne siz, ne ben.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Nasılsın derlerdi bazen, onlara ölüyorum görmüyorsunuz diyemezdim. Onun yerine yorgunum derdim. Onlarda hemen basit cevap'biraz uyu geçer 'derlerdi ama o kadar umursamıyorlardı ki uyu demek yerine iyi misin demek akıllarına gelmiyordu. Bende bisey demezdim,' haklısınız biraz uyusam geçer' derdim. Oysa kendimi kandırıyordum, bu his istersem günlerce uyuyayım yine geçmez ben iyi olmazdım. Ölüyordum sonucta, uyku mu iyi gelirdi ölüme? Yaşamak için sebebimin azaldığı bi gece daha, iyi geceler.
Uçurumun kenarındayım ve saatlerdir düşünüyorum. Nerede hata yaptım, yetemedim mi acaba yoksa sevgim mi yetmedi, birisi nasıl sevilirdi ki, aynı babam gibiyim sevgi göstermeye çalıstıkça daha cok can yakıyorum. Yoksa babam gibi mi yapmalıyım, kırmalı mıyım camları, cizgilerle süslemeli miyim kollarımı. Kan revan içinde ölmek istiyorum diye bağırmam mı gerekiyor, canımın acıdığını belirtmek için. ya da karşımda duran onlarca kutu ilacı aynı anda içmeli miyim içimdekileri öldürmek için? Her şeyi siktir edip atlamalı mıyım burdan? Senden baska gidecek yerim yokken artık uçurumun kollarına bırakmalıyım kendimi.
Reklam
yara pt2
yaşamamıza yardım eden her şey işkenceye dönüşür. çünkü bir şeyi yaşamaktan ziyade aynı şeyi binlerce kez yaşamak daha acı vericidir. atlattım sanarsınız ama sadece saklarsınız. sakladıklarınız önünüze çıkar. tıpkı bir düşman gibi. tekrar okunu fırlatır kalbinizin tam ortasına. bu sefer ki farklıdır ama. tüm mutluluğunu elinden alır.
yara pt1
bir gün gelir belki tüm saklanan o kötü anılar gün yüzüne çıkar. belki yaşadığımızda saatler ağladığımız ve içimizde derin yaralar bırakan bu anılar tekrar kanar. tekrar acı verir. ve tekrar en derinden yaralar. sonuçta onları saklayarak kaybedemeyiz. hep aklımızın, kalbimizin  ve bedenimizin bir yerinde kalırlar. ve tekrar kanamaya başladıklarında, eskiden yaptığınız şeyler o kanı durdurmaya yetmez. bir yara ilk açıldığında mı yoksa kabuğu soyulduğunda mı daha çok kanar? aynı yara, aynı anı ama daha fazla acı yaşanmışlıkların içinde yaşanmamış olanlar. ve o zaman düşünceler, sesler ve zihinler durur. aynı acıyı tekrar yaşamanın üzüntüsü bedeni sarar. yavaş yavaş yok oluşa doğru yüzersiniz. su kirlenir. kanınızla ama en çokta düşüncelerinizle. üzüntünün ve diğer tüm duyguların ağırlığı havayı kaplar, kirletir. nefes almak zehir gibi gelir.
408 syf.
·
Puan vermedi
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë
8.1/10 · 42,2bin okunma
Part2
Ben hırsla, nefrette kin saçtım, bağarışlarımı yaydık aynaya. O ağladı, benim sesime ağladı, aynaya baktı, bir daha ağladı. "Nasıl bu hale geldim, ne oldu? Kim getirdi beni bu hale, ben mi yaptım? Kendime karşı bile mi acımasızlaştım? Kim getirdi beni buraya? Buraya geldiğim yol boyunca kim yürüdü benimle o yolda? Kim çarptı, kim çelme taktı? Kim kanattı dizimi, kim çizdi o güzel yüzümü benim? Kim gözlerime kum fırlattı, feri sönmüş belli.. Kim bataklığa itti, kim üstüme toprak attı. Hangi kimse! Bana, kelimeleri ile yüzündeki nefreti, gözündeki öfke ile, kim hançer soktu her defasında bedenime. İzi kalmış. Büyümüşüm, yıllar geçmiş. Değişmişim, ama izi kalmış. Bedenimde dururken izleri, ruhumda yer edinmişken nasıl söylerim gülmeni? Nasıl isterim? Gücünün yetmediğini, yetiremediğini bile bile nasıl kıyarım, nasıl vururum yüzüne?" Hıçkıra hıçkıra ağlarken küçük çocuk, anlamazdı kimse kelimelerini. Ama o bendi işte, ben biliyordum, ne dediğini, ne anlatmaya, kimler tarafından anlaşılmaya çalıştığını biliyordum. O çocuktu, gözleri ağlasa bile halen parlayan, benim küçüklüğüm. O çocuk, çocuk kadın.
Part1
Kendime zindan etmeyi bu dünyayı, görev edinmişim kendime. Ne görürüm, ne duyarım bilmem. Değişir çünkü, her geçen gün, her geçen saat ve her geçen saniye değişir. Bir an mutluyken başka bir an dünyanın en acınası kadını olabilirim ben. Haykırışlarım, çığlıklarım, hıçkırıklarım ele verir beni. Bir kaç saniye içinde, hüznün kendisi, göğsümün ortasında hissettiğim o büyük kalıbın, yükün, belki dev bir kayanın kendisi olabilirim ben. Öyle büyük ki hissettirdiği acı, acının kendisine dönüştüğümü hissediyorum bazen. Yok oluyorum, ne gören var, ne duyan. Ben bile görememişken kendimi, güzel, saf, ebedi. Başkasının görmesini bekleyemem ben. Ben bile duyamamışken sesimi, Yetişememişken çığlıklarıma ve uzatamamışken kendime bir el. Her geçen gün, başkasının gelip kurtarmasını bekledim beni. En güzel kandıran beni, Yine benim ta kendimdi. Aynaya baktım, hakaretler yağdırdık kendime. Biz yağdırdık. Bir ben, bir de içimdeki o nefessiz kalmış küçük çocuk.
Reklam
Eski bir mezarlığa girer gibiyim bugün. Yaşlı ruhumu selamlar gibi tüm ölü ruhlar, tanışıyorlarmış, gelmemi bekliyorlarmış gibi sanki. Mezar taşlarından birinde, eski bir tanıdığı görüp öylece bakar gibiyim. Sakin sakin izler gibiyim. Bir kaç adım ileride, kendi adımın yazılı olduğu bir mezar taşı görünce, üstümdeki şaşkınlığım ile mezarımın yanına otururuyorum. Sonra biraz izliyor, olanı biteni kavrayıncada, tatlı bir sevinç ile birlikle, hayal kırıklığı dolu gözlerimden ağlıyorum.
Beni bir uçurumdan atsa, düşene kadar aklımda olan tek şey elleri olurdu.
Ne bileyim füsun aramıza duvar örsen, yine kalkıp senin sevdiğin renge boyarım.
id2
Eskisi kadar konuşasım yok ne hissettiğimden bahsedesim yok hiç kimseyi merak etmiyorum hiçbir hararetli konuşmayı dinleyemiyorum hiçbir şey ilgimi çekmiyor. Kendimle yalnız kalmak iyi gelecek ama kendimi de bulamıyorum.
intihar denemeleri
Son günlerimi yaşıyor gibiyim. Bir köşede unutulmuş, sırf zaman geçsin diye yaşıyorum sanki. Hevesim yok hiçbir şeye, ruhum yorgun ve bitap düşmüş. Öyle dinlenince geçen yorgunluktan değil, geçmiyor. Biliyorum çok dinlendim, geçmedi. Bende dinlenmeyi bıraktım. Kendimi ruhumu hiç bu kadar yorgun bitkin   hissizleşmiş hissetmedim. Çaresiz olmanın bu kadar can yakacağını bilmiyordum, iyi değilim ve bunu her zerremde hissediyorum. Çabalardım eskiden iyi olmak için, artık fayda gelmeyeceğini anlayınca bıraktım kendimi onun kollarına. Bir köşede oturmuş sonumun gelmesini bekliyorum. sağlıcakla
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.