Hazal

İnsanları rahatsız eden olaylar değil, onlar hakkındaki fikirleridir.
Reklam
İnsan soyu zayıf, kırılgan, ölümlü, her türlü hastalığa, kazaya, acıya açık ama kendini avutarak yaşıyor, bunları unutuyor. İşte anahtar kelime bu ; hayatın özü, büyük sırrı; olmazsa olmazı: Unutmak.
Kimse geçmişi ya da geleceği kaybedemez.

Reader Follow Recommendations

See All
Eğer biri sizin bedeninizi yoldan geçen herhangi birine verseydi deliye dönerdiniz. Ama aklınızı ve düşüncelerinizi karşılaştığınız herkesin ellerine teslim ediyorsunuz. Onlar da sizi kullandıktan sonra zihninizi huzursuz ve bulanık bir hale sokup öylece bırakıp gidiyorlar.
Elimizde olmayan şeylere duyduğumuz özlem ile mutluluğun bir arada olması asla mümkün değildir. Mutluluk kendi içinde istediği her şeye sahiptir ve tıpkı besi hayvanları gibi asla açlık ya da susuzluk duymamalıdır.
Reklam
Yaşadığınız her gün ve her saniye kendinize şunu hatırlatın: Huzura giden tek bir yol var ve bu da karar alanının dışında kalan her şeyden vazgeçmekten, hiçbir şeyin tamamen size ait olmadığını kabul etmekten ve geri kalan her şeyi Tanrı’nın ve kaderin ellerine teslim etmekten geçiyor.
Sayfa 22 - Epikteos, Makaleler, 4.4.39Kitabı okuyor
İnsan birini sevmek felaketine uğradı mı esir gibi bir şey oluyor.
Sevecek hakiki bir insan bulanlara şaşmak lazım…Çünkü onun bir hayalini bile bulmak o kadar güç, o kadar güç ki…
(…)kırılgan yaşamlarımızın her anında başımıza gelebilecek beklenmedik olayları düşünecek olursak, her yeni bir gün mucizedir.
Sayfa 162Kitabı okudu
Tanrı her anın, her buğday tanesinin, gökyüzünde bir görünüp bir sonraki saniye yok olan her bulut parçasının içinde bulunabilirdi. Tanrı hep oradaydı ama insanlar arayışlarını sürdürmek zorunda hissediyorlardı kendilerini, çünkü yaşamın bir iman gösterisi olduğu gerçeği onlara basit geliyordu.
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Veronika her şeyden nefret ediyordu ya, en çok da yaşamını sürdürmüş olduğu biçimden, içinde barındırdığı yüzlerce Veronika’yı keşfetmeye zahmet etmeyişinden tiksiniyordu. Oysa orada kimbilir ne ilginç, ne meraklı, ne cesur, ne küstah, ne deli kızlar duruyordu.
Güneş açıp da çocuklar oyun oynamak için sokaklara çıktıklarında, ne kadar güzel bir gün diye herkes umutlandığında ben kendimi çok kötü hissederdim; benim bir türlü katılamadığım bir coşkunluk gösterisini haksızlık olarak düşünürdüm.
Hır güre düşenlerden hangisi ötekinden zenginse, elbette o haklıydı.
Erkek olmak ne iyi değil mi? Başkalarının namusu onlardan sorulur. Kimse karışmaz.
Umutsuzluğa düşmek gerçekten günah belki de.
91 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.