Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

naz

Seni Seyrederdim - Özdemir Asaf
Saçların uçuşurdu rüzgardan. Yanından seni seyrederdim. Güneş yakardı, deniz yanardı Sen konuşurdun, dinlerdim. Gülerdin. Susardın, düşünürdün. Benimle el-ele yürürdün Yol biterdi. Görmezdim seni Zaman yıl yıl geçerdi. Uzaktan, çok uzaklardan Seni seyrederdim.
Reklam
Üretim, kullanım için değil, kâr için sürdürülmektedir. Çalışabilecek ve çalışmayı arzu eden herkesin iş bulma durumunda olduğuna dair bir koşul yoktur. Neredeyse daima bir ‘işsizler ordusu’ mevcut olmuştur. Emekçi, sürekli işini kaybetme korkusu taşır. Đşsizler ve düşük ücretli işçiler kârlı bir pazar oluşturmadıkları için, tüketim mallarının üretimi kısıtlanır/sınırlanır ve sonuç büyük zorluklardır. Teknolojik gelişmeler, herkes için iş yükünü azaltmaktan ziyade, büyük oranda işsizliğe yol açmaktadır. Kapitalistler arasındaki rekabetle de bağlantılı olarak, kâr güdüsü, şiddetli (ekonomik) durgunluklara/çöküşlere yol açan sermayenin kullanımı ve birikiminde istikrarsızlıkların nedenidir. Sınırlandırılmamış rekabet, korkunç (miktarda) bir emek israfına ve yukarıda söz ettiğim bireylerin sosyal bilincinin bozulmasına yol açmaktadır. -Einstein, A., 2008, “Niçin Sosyalizm?” , çev. Kamalak, İ. & Dura, N.
Bugün de olduğu gibi kapitalist toplumdaki ekonomik anarşi, bence, şeytani kötülüklerin gerçek kaynağıdır. Önümüzde, kolektif emeğin ürünlerinden –zorla değil, hukuken belirlenmiş kuralara göre yapılan– birbirlerini mahrum bırakma uğraşı verenlerin üyesi olduğu büyük bir üreticiler topluluğu görmekteyiz. Bu bağlamda, üretim araçlarının –bu, sermaye ve tüketim malları üretimi için gerekli bütün üretim kapasitesi demektir– hukuksal olarak ve büyük oranda bireylerin özel mülkiyetinde olduğunun farkında olmak önemlidir. Basit biçimde, terimin alışılmış kullanımına tam uygun olmasa da, üretim araçları mülkiyetinde payları olmayanları ‘işçiler’ olarak adlandıracağım. Üretim araçlarına sahip olanlar, işçilerin emek gücünü satın alacak bir konumdadırlar. Đşçiler, üretim araçlarını kullanarak, kapitalistlerin mülkü (olacak) olan yeni mallar üretmektedirler. Bu sürecin temel noktası, her ikisi de gerçek değer olarak (hesaplandığı kabul edilen), işçilerin ürettikleri ile onlara ödenenler arasındaki ilişkidir. Đş anlaşması ‘serbest’ olduğu sürece, işçinin aldığı (ücret) ürettiği malların gerçek değeri ile değil, fakat asgari ihtiyaçları ve iş için birbirleriyle rekabet eden emekçilerin sayısıyla bağlantılı olarak, kapitalistlerin işgücüne olan gereksinimleri tarafından belirlenir. Đşçi ücretlerinin, ürettiklerinin değerine göre belirlenmediğinin teorik olarak da anlaşılması önemlidir. -Einstein, A., 2008, “Niçin Sosyalizm?” , çev. Kamalak, İ. & Dura, N

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan, kısa ve tehlikeli yaşamın anlamını, sadece kendini topluluğa adayarak bulabilir. -Einstein, A., 2008, “Niçin Sosyalizm?” , çev. Kamalak, İ. & Dura, N.
Birey tek başına düşünebilir, hissedebilir, mücadele edebilir ve çalışabilir; ancak fiziksel, duygusal ve entelektüel olarak topluma öyle bağlıdır ki, onu toplum dışında düşünmek yada anlamak imkansızdır. Đnsana, yiyecek, giyecek, ev, iş araçları, dil, düşünme biçimleri, ve düşüncelerin içeriğini sunan ‘toplum’dur; insan yaşamını olanaklı kılan ‘toplum’ kavramının arkasında, geçmişte ve bugün yaşayan milyonlarca insanın emeği ve başarıları bulunmaktadır. - Einstein, A., 2008, “Niçin Sosyalizm?” , çev. Kamalak, İ. & Dura, N.