..Bir ışık arıyorum, bir umut arıyorum uzun zamandır.
Aradıkça batıyorum, karanlık kuyulara.
Duyan aldırış etmiyor, çekip kurtarmak istemiyor.
Bense insanların bu ilgisizliği karşısında ilgiye susamışım.
Ümidimi yitirmişim.
Bir gün dayanamayacak küçük kalbim.
Arkamı dönüp inandığım ve güvendiğim her şeye veda edeceğim.''
''Hayır, biz temiz havaya çıkalım. Parka gidelim.'' ''Parka mı?'' ''Elbette. Emekli albayların ve yaralı gönüllerin canları sıkılınca başka nereye gidilir?''
''Sevgi resimden anlamazdı, ben de azarlanınca Sevgi'nin böyle kötü yanlarını ve çok güzel olmadığını falan hatırlardım, neden hatırlardım, neden öfkelenirdim? Neden neden...''
''Bu sefer, önce düşündüm albayım. Şimdi söyleyebilir miyim?'' Albay, güldü: ''Bir sözü de karşılıksız bıraksan olmaz mı? Söyle bakalım.'' ''Düşündüm ki, bu söylediklerimle ne demek istediğimi hiç anlamıyorum.''
''Yeni tanıdığı birinin karşısında çok tedirgin oluyor, bu çocuk. Yanlış anlaşılmaktan, eksik anlaşılmaktan korkuyor. Müktesebatı neyse, hepsini birden ortaya dökmek istiyor.''
''Huzurumuz var denemez. Vaktimiz bol olduğu için bütün günümüzü huzursuzlukla dolduramıyoruz, sadece. Sessiz sedasız okuyorum, burada. Hikmet'e bakılırsa okumam da duyuluyormuş. Gözleriniz çok ses çıkarıyor, albayım, diye geldi, bir gece yarısı.''