"Dışarıda koskoca bir dünya vardı
Yürüdüm
Kendimi aradım içinde
Yoktum..."
Mor, İnci Aral
Bitirdim ben
Koydum lavtamı bir kenara
Neşeli gölgeler sallanıp dururken
Mor yoncalar arasında
Ne ses var artık, ne de seda
Bitirdim ben
Koydum lavtamı bir kenara
Bir zamanlarmış o ardı kuşları gibi ötüşüm erkenden çiy düşmüş çalıların arasında
Kesildi şimdi sesim soluğum
Artık bitkin bir keten kuşuyum
tükendi bildiğim tüm şarkılar ve şakıdığım o anlar
Bitirdim ben koydum lavtamı bir kenara
Atom Bombası
Farrell bu olayla ilgili olarak daha sonra şunları yazacaktı: "Patlamanın ışık etkisini tarif etmek olanaksızdı. Bütün arazi gün ortasındaki Güneş'ten çok daha parlak bir ışıkla aydınlanmıştı. Altın sarısı, mor, gri ve mavi gibi renkler vardı. Yakındaki dağ silsilesindeki her tepe ve her büyük yarık o kadar belirgin ve güzel bir şekilde aydınlanmıştı ki, bu manzarayı kelimelerle anlatmak imkânsızdı. Kafanızda canlandırabilmek için mutlaka görmeniz gerekirdi."
Oppenheimer, projesinin başarılı olmasından dolayı rahatlamıştı rahatlamasına ama, gördüklerinden dolayı da endişeye düşmüştü: Kutsal Veda metinlerinden alıntı yapan genç bilim adamı şu sözleri fısıldadı: "Ben ölümün kendisi, dünyaların yok edicisi oldum."
Sayfa 272 - Tübitak Popüler Bilim Kitapları, çev. Gürsel Tanrıöver, 12. Basım 2010Kitabı okuyor
"Cehennem ısısına gelince Bayan Gray," dedi oğlan. "size ufak bir öğüt vereyim. Genç bir kızı korkunç kaderinden kurtarmaya çalışan yakışıklı gence, asla hatalı olduğu söylenmez. O genç, gökyüzünün mor ve çalıdan yapılma olduğunu iddia ediyor olsa bile."
Sayfa 49Kitabı okuyor
hıristiyanlar, adil olan ve olmayan, yağmurdan aynı ölçüde ıslanır derler. bir keresinde genç bir misyoner çocuk bana mor bir incil vermişti, bundan çok etkilenmiştim ama bana yürüyerek kuzey denizinin incisini bulmamı öğütleyen Zen ustaları arasındaki bir konuşma daha da garip gelmişti. “ince kar tane tane düşer, her tane kendi özel yerine” diyorlar sonra yol boyunca bunu uzun uzun tartışıyorlardı.
Sayfa 252Kitabı okuyor
"çingene çocukların gülleri mor olmadı
aşka bunaltıları onlar getirmediler"
Sayfa 22Kitabı okuyor
