Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Şimdiye kadar bütün öğrendiklerim" dedi yazıcı, "'hayata dair, hiçbir şeyi anlamama yetmediler. Öyleyse onları unutmalıyım. Unutmalı ve yeniden başlamalıyım."
"Ben can sıkıntısından korkuyorum." Bu sözüyle Marie-Antoinette, dönemin ve bütün toplumunun parolasını söylemektedir. XVIII. yüzyıl, sonuna yaklaşmış, amacını yerine getirmiştir. Devlet kurulmuştur, Versailles yapılmış, teşrifat mükemmelleştirilmiştir, aslında sarayın artık yapacak işi kalmamıştır; mareşaller -savaşılmadığından artık yalnızca üniformalı birer korkuluk olmuş, piskoposlar -bu nesil Tanrı'ya inanmayı bıraktığından- mor cüppeli kibar beyefendiler haline gelmiş, kraliçe ise -yanında gerçek bir kral ve eğitilecek bir veliaht olmadığından şen şakrak bir hoppa olup çıkmıştır. Can sıkıntısı içinde ve hiçbir şey anlamadan durmaktadır hepsi de, dev dalgalarla akıp gelen çağın karşısında; bazen meraklı ellerini daldırıp pırıldayan birkaç çakıltaşı çıkarırlar; o azametli unsurla, parmaklarını hafifçe yalayıp damlalar sıçrattığı için, çocuklar gibi eğlene güle oynarlar. Fakat hiçbiri selin süratle, gittikçe hızlanarak yükseldiğini fark etmez, sonunda tehlikenin farkına vardıklarında ise kaçacak yer kalmamış, oyun çoktan kaybedilmiş, hayat harcanmış olur.
Reklam
Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
İstanbul kadındır. Dişidir. Dişiliği belirgindir. Bir oyuncak olsaydı bu şehir, içinde pembe elbiseli, porselen bir balerin dönen mor kadifeden bir müzik kutusu olurdu. Açardık kutuyu zaman zaman. Bakardık içine. Dinlerdik ezgisini. Kapatıp rafa kaldırırdık. Sonra dayanamaz gene açar, gene bakardık. Ve bildiğimiz halde kutunun içinde ne olduğunu, her açışımızda heyecanlanır, merak etmekten kendimizi alıkoyamazdık. Çünkü İstanbul alışıldık yanlarıyla bile şaşırtmayı başaran bir bilmece, tanıdık sokaklarında bile kaybolduğumuz bir labirenttir. Bu şehri tamamıyla kavramak mümkün değildir.
Sayfa 29 - Doğan KitapKitabı okuyor
Mor çiçekli dal gibiydim, Bahar vaktinde kırıldım.
Sayfa 36 - YKYKitabı okuyor
"Biliyor musunuz bayım mor rengi sevenler aslinda intihar edenlerdi, siz siz olun sakın o rengi sevmeyin lakin beni soracak olursaiz ben mor rengine âşığım..."
Reklam
Göklerde kartal gibiydim. Kanatlarımdan vuruldum. Mor çiçekli dal gibiydim. Bahar vaktinde kırıldım. Yâr olmadı bana devir. Her günüm bir başka zehir. Hapishanelerde demir. Parmaklıklara sarıldım. Hapishane şarkısı 1
tel cambazının tel üstündeki durumunu anlatır şiirdir
Sizin alınız al inandım Morunuz mor inandım Tanrınız büyük âmenna Şiiriniz adamakıllı şiir Dumanı da caba Ama sizin adınız ne Benim dengemi bozmayınız
Sayfa 24
*. "Biliyor musunuz bayım mor rengi sevenler aslında intihar edenlerdi, siz siz olun sakın o rengi sevmeyin. Lakin beni soracak olursanız ben mor rengine âşığım.." *.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.