Belirli bir şekilde nefes alıp verirsem, ayaklarım yerden kesilmeye başlıyor. Bacadan havalamyor, odaını ve ürpertici ağabeyimi geride bırakıyorum. Ardımda bıraktığım bedenimi merak etmeden münferit bir yıldıza iniyorum. Hindistan derim, Ganj'ı ve Varanasi'nin kutsal maymunlarını görürüm. Bir başka zaman, B urma göllerinde ayaklarıyla pedal çeviren kayıkçılar görürüm. Sonra, Japonya kaplıcalanndaki kar maymunlarını . . . Sonra oradan bir ceylana binip Doğu Türkistan'da kuşlar ve leylaklar arasında gezinirim. Dünya imgelerle ve ışıkla bezeli. Sarı ışıkla çevrili ve huşuyla dolu ormanlar üzerinden, dağların zirvelerinden geçer, mor denizleri aşanm. Aşağıda yanıp söner şehirler. Ufacık insanlar görürüm. Gözlerimi kıstığırnda daha da net görürüm. Bir kuş gibi yere iner, çoğuyla arkadaşlık kurarım ve uzun uzadıya sohbet ederiz. Bazen yıldızlan aşar, her daim sabah olan, gümüşten insanların yaşadığı o yere giderim. Bazen de evrenin ışıklan arasından mavi nebulaya ya da parlak renkli balıklarla okyanusun derinliklerine dalanm. Gecenin bir yarısı, gündüzü görmeye can atar ve görürüm. Gün soluma, gece sağıma düşer bazen. Tayflan fetheden İskender'im ben. Şimdi kendi düşüncelerimi Hayal ettiğim şeyleri görebilir, onlan istediğim kadar gözlerimin önünde tutabilirim. Kendimi korumayı öğrendim. Ölüm gibi büyük bir hadiseyle başa çıkmayı öğrendim. • Helios: Yunan mitolojisinde güneş tanrısı olan Helios, görme yetisini de temsil eder. Kanatlı atların çektiği arabasıyla gün boyu gökte gezindiği rivayet edilir.