Ben seni;
örselenmiş bir yürekle sevdim.
İncinmiş duygular,
güvensiz bir kalple…
Ben seni,
kendime dönmüşken,
yalnızlığı yüceltirken,
acıyı kutsarken sevdim.
Ben seninle çay içmek istiyorum.
Seni duymak,
seni görmek,
seni bilmek,
seni yanımda hissetmek istiyorum.
Sana şiir okumak istiyorum,
yazmaktan bıktım, usandım.
Ben artık yazıları sana söylemek istiyorum.
Küçük bir evde, büyük hayaller kurmak istiyorum.
Sobanın yanında, seninle birlikte, üşüyen ellerimi çayın sıcaklığına
bırakmak istiyorum.
Ben aslında sevmek değil,
seninle yaşlanmak istiyorum.
Özdemir Asaf
Kulağımda Sezan Aksu'nun "Geçer" parçası çalarken yağan yağmurun altında sırılsıklam olmuşum farkında olmadan...
Farkında olmadan deli divane olmuşum ben bu şehirde...
Bu şehrin riyakar sokaklarında...
Ne yağmurunu dinlemiş ne acımasız rüzgarını.
Öyle oracıkta, kendini teslim edivermiș benim ufak yüreğim...
Şimdi yorgun, şimdi bitkin, ve şimdi yalnız benim ufak yüreğim...
*Yağmuru Bekliyorum*
Öfkemi kusmak, nefretimi haykırmak, acımı yağmura teslim etmek için...
Diz çöker yalvarırım belki ardından çıkan gökkuşağının bir daha beni -terk etmemesi- için.
Hem göz altı morluğumu da iyileștirmem lazım kar tanelerinle /her tanesiyle/ her saniye...
O acımasız olan rüzgarını da isterim...
Avucumun içinde yuva yapmış kırılan cam parçalarından oluşan sızıyı alıp götüren rüzgarını...
Ben artık bildiğiniz o gökkuşağına sahip değilim gibi!
Neden mi ?
Bilmem... belki takvim yapraklarıyla dostluğumdandır. Belki gecenin benimle bitmek bilmeyen sohbetinden...
Belki de her seferinde beni kandırmayı başaran hayalerimden🥀