Artık hemen kendini düşün de pişman olup, pişmanlığın sana fayda vermeyeceği günden önce kendini hesaba çek.
(Reşîd er-Râşid ibni Mustafa, Tahzîrü’l-Müslimîn min terkis-Salâti an
vaktihâ ve fahrîmi terkihâ, sh:15)
“Ey îmân etmiş olan kimseler!
Ne mallarınız ne de çocuklarınız sizi Allah’ın zikrinden alı koymasın. Her kim işte bunu yaparsa, ancak onlar hüsrana uğrayanlardır.”
(Munâfikûn Sûresi/9)
Vehb ibni Münebbih (Radıyallâhu Anh) şöyle demiştir:
"İnsanlara şaşılır, cesedi ölene ağlıyorlar da kalbi ölene ağlamıyorlar, halbuki o daha
beterdir."
Duygusal ilişkiler kısa ömürlü, hesapçı ve benmerkezci olduğunda, kimse kendisinden başkasına duygusal yatırım yapmıyor.Aşk artık insanlardan fedakarlık, bağlanma veya sadakat gibi duygular talep etmiyor.Aşk artık benimle ilgili.Kendimi bulmam, kendimi gerçekleştirmem, özerklik kazanmam ve kişisel olarak gelişmem için bana lazım olan bir şey.
Benliğe bu denli çok eğilmek, onu bunca ölçüsüz kutsamak samimi ilişkilerin altını oyuyor.Yakın ilişkiler endişe yüklü.Her ilişki, bir duygusal ıstırap riskini içinde taşıyor; her ilişki, muhtemel bir infilak.
Televizyonla evlerimize bir ergen ruh halinin tohumları ekiliyor.Ergenliğin o uçarı neşesine ve denetimsizliğine kapılmış, yetişkinliğin yani hazzı geciktirebilmenin olgunluğunu yitirmiş bir "insanlar topluluğuyuz".
Bir 'ihtimam ahlâkı'na' ihtiyacımız var.Yaralamayan bir hayırseverliğe, acımaktan doğmayan bir adalete, tahakküm etmeyen bir merhamete susamış durumdayız.
Hayatı sadeleştirmek gerekiyor, basit yaşayan insanlar, kanaat edebilenler, ele geçirmeyi reddedenler, kendilerini sınırlandırabilenler bir adım önde yürüyor.