Ahmet Reşat, göğüs cebinden çıkardığı köstekli saatine aceleyle göz attı. Evet, şu sıralarda, Sultan'ın bindiği gemi demir alıyordu herhalde. Saati cebine geri koydu.
Başını öne eğerek ve ellerini göğsünün üzerinde kavuşturarak, kimseye belli etmeden selam verdi, ona ve atalarına şerefler bahşetmiş imparatorluğun son hükümdarına.
Başını kaldırdığında gözlerinde yaşlar vardı ve içi Kemal'in ölümünden beri ilk kez bu kadar yaralıydı, bu kadar keskin bir acıyla yanıyordu.
Âllemlerin Efendisi, küçük yaşta vefat eden ve muammer olamayan erkek çocuklarından biri hakkında buyurmuşlardır ki:
"Eğer yaşasaydı nebî olması lâzım gelirdi; benden sonra nebî olamayacağına göre, yaşayamazdı."