312 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
Livaneli'nin bugüne kadar yazdıklarından, söylediklerinden süzülüp gelen; her cümlesi bir kitapta toplanmış eseri... Söz ve düşüncelerini başlıklara ayırıp, akıcı bir şekilde bizimle paylaşmış. Kitapta bazı muğlak kelimeler yer alıyor, bunların açıklamalarına da kitabın sonunda yer vermiş. Düşüncelerime hitap eden o kadar çok yazısı vardı ki hangi birini alıntılara ekleyeceğimi bilemedim. En çok hoşuma giden kısım "Teröre, savaşa ve barışa dair" kısmı oldu. Bir alıntıyı buraya yazmak istiyorum:" Kimi vatan uğruna hareket ettiğini öne sürer, kimi Tanrı, kimi namus, kimi de ideoloji! Ama sonuç değişmez. Katil katildir!" Diğer eserlerini tavsiye ettiğim gibi bu muazzam eseri de kesinlikle okumalısınız.
Bizi Sürükleyen Nehir
Bizi Sürükleyen NehirZülfü Livaneli · Doğan Kitap Yayınları · 20201,234 okunma
Geçtiğimiz günlerde önce Merve Dizdar'ın ardından da Melek Mosso'nun ödül törenlerinde yaptıkları konuşmalar gğndem oldu. Her iki sanatçı da konuşmasında , " ülkedeki zavallı kadınlar" vurgusunu merkeze aldı. Bunun yanında " kadınlar adına konuşma" arzusunu ifade ederlerken, " madun kadınlar" olarak tasvir edilen muğlak bir imgeye seslenmekteydiler.
Reklam
Bilhassa yaratılışın eserlerinin hudutsuz ölçüde muğlak ve çeşitli olduğunu, tahammül edilmiş binlerce yüz karasının bize tüm insanlığa sövme hakkı vermediğini bilmiyordum.
İnsan ve toplum meselelerini ''aklın duracağı ve at koşturacağı alan'' çerçevesinde ele almış İdeolocya örgüsü iddiasında bulunan bir mütefekkirin doldurmakla yükümlü olduğu iki saha, diyalektik ve ahlaktır. Yani kainat önünde benim ne olduğum, ''ahlak'' ve ''akıl''ın nasıl ve 'niçin davası.. Böylece Mutlak Fikri hayata hakim kılma işinin ideolocya planında ortaya koyulduğu söylendiği zaman, eleştiriliş biçimi de ortaya çıkıyor; diyalektik örgüsündeki tutarsızlık, insan ve toplum meselelerinin ne olduğunu bilici bir idrak seviyesinden yoksunluk, ''yapılması gereken''in ruhunun 'Mutlak Fikre uygun olmaması vesaire.. Ancak şunu hemen belirtmeliyiz ki, ''İslam'da idare biçimi yok, idare ruhu vardır'' doğrusunu muğlak ve müphem bulan ahmak, Mutlak Fikiri hayata geçirmekten bahsedildiğinde bundan şablonculuğu anladığını ortaya koyuyor.
Hepsi aynı ot olmasına rağmen neden bazısını yolup bazısını öylece bırakmak istiyorum acaba? Sevimli otlar ve sevimli olmayan otlar. Şekilleri aynı olsa da sevilesi ve nefret edilesi otlar niye böyle tamamen farklılar ki? Bir mantığı yok. Kadınların bir şeyi sevip sevmemesinin nedeni oldukça muğlak bence.
Şüphe, başka bir kavram yüzünden olur; şüphe duyduğumuz şeyle ilgili kesin bir sonuca varamayacağımız ölçüde açık ve seçik olmayan bir başka kavram yüzünden. Kısaca bizi şüpheye düşüren kavram, açık ve seçik bir kavram değildir. Kişi, duyularının yanıltıcılığı üzerine hiç düşünmemişse, mesela güneşin göründüğünden büyük mü küçük mü olduğuyla ilgili en ufak şüphe duymayacaktır. Bu yüzden cahil adam güneşin dünyadan büyük olduğunu işittiğinde genelde şaşıp kalır. Şüphe, duyuların yanıltıcılığı üzerine tefekkürden doğar.* Doğar, ama duyular hakkında doğru bilgi edinildiği ve bunların devreye girmesiyle birlikte uzaktaki nesnelerin nasıl göründüğü anlaşıldığı takdirde, doğduğu gibi de yok olur. *Yani kişi ancak o zaman duyularının kendisini zaman zaman yanılttığını bilir. Yine de bunu muğlak şekilde bilir; çünkü duyuların onu nasıl yanılttığını henüz bilmemektedir. Sp.
Sayfa 99
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.