Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bilir ki, her neyi överse övsün nihayetinde övülen sadece ama sadece Allahtır.
Sayfa 181 - Kapı Yayınları
"Okuyun!Zira mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor"
Sayfa 123 - Kapı Yayınları-alıntı
Reklam
Kurân ile insan ikiz kardeştir.
Sayfa 103 - Kapı Yayınları
Zira "Ben de sizin gibi bir beşerim" âyeti Efendimizi (sav) bizlere benzettiği kadar bizlerin Ona sav) olan potansiyel benzerliğimizi de vurgulamakta... Haliyle bu âyet aynı zamanda; "Alemlere Rahmet olarak gönderilen Nebiyi (sav) sıradanlaştırmak yerine aradaki bu benzerliğinizi rahmet bilip siz Muhammedileşin!" diyebilmektedir.
Sayfa 101 - Kapı Yayınları
"Bizler bu dünyaya sahip olmaya değil şahid olmaya geldik"
Sayfa 96 - Kapı Yayınları
Nitekim seven,hissettiği kadarını söylerken mahfuzdur.Sevgisindeki samimiyet onu korur.Ama kişi hissettiğinin ötesinde iddialı sözler sarf ederken(hakikate dair ifadeler dillendirse dahi)taklit ettiği halin kölesi olur.
Sayfa 94 - Kapı Yayınları
Reklam
Efendimiz(sav) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur."Hristiyanların Meryem oğlu İsa'yı övmekte aşırı gittikleri gibi siz de beni övmekte aşırılık göstermeyin!Şüphesiz ki,ben Allah'ın kuluyum.Bu yüzden benim için 'Abdu-Hû' ve 'Resûlu-Hû' deyin!"
Sayfa 93 - Kapı Yayınları
Sistemin nasıl ilerlediginin farkında olan ve temel hedefleri 'adam kazanmak' olan propagandacılar;ara sıra yalanlara başvursalar dahi ekseri olarak hedef kitlenin 'duymak istedigi doğruları 'tekrar ederler.Bu sayede muhattapların kendilerini iyi hissetmelerini sağlarlar ve onlardan rağbet görürler.
Sayfa 74 - Kapı Yayınları
Doğruyla Manipüle Etmek/
Evet!.. Yalanlar üzerinden propaganda çarkının işletilmesi çapsızların işidir ve kendisini çabuk ele verir. Oysa seçilmiş doğrular' üzerinden işletilen propagandalar çok daha sinsidirler ve muhatapları tarafından fark edilmeleri zordur. Bu durumu beşeri sahadan bir misal ile açabiliriz. Farz edin, paylaşmayı sevmeyen bir insanla muhatabız. Propagandistler böylesi bir insanı ne tür argümanlar kullanarak kendi saflarına çekerler? "Aslolan insandır. Ne ararsan kendinde ara! Zira en güzel kıvamda yaratılan insan tüm kainatın gözbebeğidir vesaire, vesaire..." Tüm bu cümleler vazettikleri müstakil yargılar itibariyle doğrudur. Ama hepsi de hedef kitlenin hassasiyetleri gözetilerek seçilmiş doğrulardır. Öyle ki, örnekteki şahsın cimriliği onun paylaşmayı sevmeyen, kendisini merkeze almış egosantrik bir insan olduğunun habercisidir. Haliyle kendi başlarına doğru yargılar barındıran tüm bu ifadeler, pro- pagandaya hedef olan şahsın enaniyet/ego damarını besler. Yüceltilenin insanlık olduğunu anlamak yerine kendisinin müjdelendiğini vehmeder. Oysa aynı şahsa, "Mülkün mutlak sahibi Allah'tır. O, mülkünü dilediğine verir. Sana emanet edilen malı mülkü buna muhtaç olan kişilerle paylaşmazsan imtihanı kaybedersin ve Allah'ın rahmetinden hissen azalır..." derseniz, tüm bu sözler de doğrudur. Üstelik cimri-egosantrik bir insanın iyi- güzel-doğru bir kişilik kazanabilmesi için 'ihtiyaç duyduğu doğrular' tastamam bunlardır.
Sayfa 73 - Kapı Yayınları
Tebliğ/Propaganda Ayrımı
Eger muhataplarınıza kendilerini geliştirebilmeleri veya düzeltebilmeleri için onların muhtaç olduğu değerleri-bilgi leri-hükümleri veriyorsanız şüphesiz ki, bu emeğiniz tebliğin gereğidir. Aksine muhataplarımıza onların görmek-duymak istedikleri şeyleri veriyorsanız bu durum maalesef tebligin değil propaganda çarkının bir gereğidir. Nitekim ilk tavırda usul-erkån dairesinde derdinizi anlatırken kınayıcıların kınamalarından çekinmeme yani izzet ve vakar hali belirgindir. Bu uğurda muhataplarınızın zihin-gönül konforunu bozmaktan ve bunun sonucunda bedel ödemekten çekinmezsiniz. Oysa propagandist tavırlarda aslolan karşıdan rağbet görmektir. Bu amaçla hedef kitlede mevcut ön yargıları tekrar etmekten veya onların bireysel kimliksel egolarını okşamaktan geri durmazsınız
Sayfa 72 - Kapı Yayınları
Reklam
Hakk'ın insandan murad ettiği fıtrat üzere yaşamak
Nitekim bu hadis-i kudside "Allah sevdiği kişinin eli olur, gözü olur..." yerine "Allah sevdiği kişinin tutan eli, gören gözü olur..." denilmektedir. Buradaki vurgu azaların değil işlevlerin üzerindedir. Zaten tutmakta olan el, lütfedilen ilahi sevgi nedeniyle Allah için, Allah ile birlikte ve üstelik ilahi murada uygun şekilde işlemeye başlamıştır. Yani tutan Allah değildir, her ne tutuluyorsa eskide olduğu gibi yine kul tutmuştur. Hakeza, kişi yerine Allah görmez. Bilakis Allah görme imkanıyla yaratmış olduğu kulunun her şeyin aslını görmesini sağlar. Onun görüşü- nü mükemmelleştirir. Ilahi sevginin muhatabı olan kul, Hakk'in "Gör!.." dediği yerden görmeye başlar. Hakk'ın işi- tilmesini istediği şeyleri işitir. Söylenmesi gerekeni söyler. Gidilmesi gereken yere gider. Böylece kula emanet edilmiş olan tüm azalar/hassalar tastamam aktif olur.
Sayfa 64 - Kapı Yayınları
Af..Mağfiret
Kurân-ı Kerim'de Türkçeye bağışlanmak olarak çevrilen üç kök kelime yer alır. Af, safh ve ğafr... Af olayında suçun cezasından vazgeçilir. Safh olayında hem cezadan vazgeçilir, hem de suçlu azarlanmaz. Ğafr kökünden türetilen mağfirette ise safhdaki bağışlamaya ilave olarak suçluya suç işlediği dahi hatırlatılmaz. Günümüz algısıyla ifade edersek, ilgili suç kaydı failin dosyasından tamamen silinir ve hiç yaşanmamış gibi muamele edilir. Her dem hata-günah işleyebilen bizler açısından bağışlanmak konusundaki en büyük rahmet ilâhi mağfirete erebilmektir.
Sayfa 58 - Kapı Yayınları
Hz.Muhammed(s.a.v)
Eve geldiğinde zamanını üçe böler. Bir kısmını ibadete,bir kısmını ailesine,bir kısmını da kendisine ayırırdı.
Sayfa 28 - Kapı Yayınları
"Ey iman edenler!Seslerinizi Nebinin sesi üzerinde yükseltmeyin!.." "Yoksa siz farkında bile olmadan amelleriniz heba olur gider" Hucurat Sûresi 2.âyet
Sayfa 19 - Kapı Yayınları
Allah'ın bize dönük muradı olan 'kulluğumuzu hakkıyla yaşamak' uğruna tüm bu nimetler ile kendimizi inşa etmeyi başarırsak, kalp evimize koyacağımız nihaî tuğla Hz. Pey gamber (sav) ile bildirilen hüküm ve hikmetler olmakta.22 Ki, bu nimet en sade tabirle kulluk şuuru ve ahlâkımızdır. Ni tekim böylesi 'Son Tuğla' ile gönül evleri tamam edilenlerin müşterek isimleri Abdu-Hû'dur. Yani pazarlıksız, şeksiz-şüp hesiz, ödüllerden veya yoksunluklardan tamamen bağımsız şekilde "O'nun (cc) Kulu..."
89 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.