Hayattan çıkarı olmamak
Selim'in içgüdüleri iyi gelişmemişti. Çıkarını pek bilmezdi. Oysa... çıkarlarını düşünmeyenler unutulacaklardır. Her olayda bir kenara çekilenler gerçekten de bir kenarda kalacaklardır. Yaptıkları işlerin gizli kalmasını isteyenler, bunda başarıya ulaşacaklardır. Kimse, onların varlığıyla tedirgin olmayacaktır. Bir gün öldükleri zaman,
Sayfa 201Kitabı okudu
Bizler modern zamanın ebeveynleri olarak modernliğimizin delilini eskilerden kaçmak sanıyoruz. Onların yaptıklarından uzak durdukça daha “doğru” anne babalığa ulaşacağımızın vehmi var akıllarımızda. Elbette her gün karşımıza çıkan onlarca uzman görüşü, çocuk yetiştirme metodolojisi ve materyalinin buna katkısı büyük. Öte yandan zihnimizde yerleşik olan algıyı da konuşmamız gerekiyor: Çocuğum mahrum kalmasın ! Bizler yokluk zamanının çocuklarıydık. Pek azımızın sepetler dolusu oyuncağı vardı. Her birimiz kendi çocukluğunu düşününce çamurdan yapılmış eşyalarla kurduğu bir evciliği, deney yapma sevdasıyla salça tenekesine doldurduğu çer çöpü yahut ele alınan dal parçalarıyla dünyayı kurtaran büyük bir kahraman oluşunu hatırlar. Az eşyamız, sınırsız hayal gücümüz ve etraftaki her nesneyi oyuncağa çevirebilme yetimizle muhteşem çocuklardık. Sonra büyüdük. Büyürken kızgınlık ve kırgınlıkla durduğumuz noktalar oldu elbette. Sahip olabilme gücümüz arttıkça eksikliklerimizi fark ettik. Doğrusu bizde olmayan her şeye “eksiklik” dedik. Şimdi, durduğum yerde, kendime en çok bunu soruyorum; onlar eksiklerim miydi gerçekten , yoksa her birinin olmayışı mıydı beni böyletamyapan ?
Reklam
Öğrenciler de öğretmenlerine birçok şey öğretebilirler.
Beşinci sınıftayken sınıf öğretmenim Fahamet Hanım, bir derste Ankara Meydan Savaşı'nda Bayezid'in daha önce geldiğini fakat erkekliğe sığmaz düşüncesiyle Timur'a saldırmadığını anlattı. Ben de "Hocam öyle bir şey yok, daha önce gelen Timur'dur," dedim. "Sen sus, o öyle değil," dedi. Bizim evde Şerafeddin Ali Yezdînin Zafernâme kitabının eski Türkçe bas kısı vardı. Eve gelince ona baktım ve kendi bilgimi teyit ettim. Ertesi gün de okula götürdüm ama ben nereden bileyim hocamın kitabı okuyamayacağını... Ben okuyabildiğim için herkes okuyabilir sanıyordum. Fahamet Hanım, okuyamayınca kitabı alıp attı. Ben de "Cahil karı!" dedim, o zaman da beni sınıftan attı. Arkamdan da çantamı attırmış. Okul müdürü ertesi gün annemi ve babamı çağırıp "Celâl'i okuldan alın, bundan sonrası tatsız olur," demiş. Bu kitaplar, bana bilgili bir insanın her şeyi yapabileceği- ni öğretti. Yeter ki bilgili olalım diye düşündüm. Karakterlerin hepsinin muazzam bir tabiat bilgisi vardı ve her birine hayran oldum. Hepsi insanın nasıl bir tabiat içinde yaşadığını keşfet- mesine olanak sağlayan muhteşem kitaplardır. Yine söyledim kendi kendime: "Ulan böyle bir adam olmak var be! Gittiği her yerde şöyle bir etrafa baktığında ne var ne yok anlamalı insan." İşte bu kitaplar benim ilham kaynağım oldu.
ALİ YAKUP BEY'İN ECZACININ SUÂLİNE VERDİĞİ MUHTEŞEM CEVAP...
Ali Yakup Bey'in, Ezher Usûlüddin Fakültesi, kaldığımız yere biraz uzaktı. Bir gün yolda yürürken bir eczaneden ilaç almış, eczane sahibi güler yüzlü bir Hristiyanmış; Mısır'da Hristiyanlar "kopt" kavminden oldukları için "kıptî" derler. "Akbât" Kıptî Hrıstiyan halk demektir. [...] Ali Yakup Bey ile eczacı bey sohbet ederlerken eczacı şöyle bir suâl sorar: - "Bak bizim Peygamberimiz İsa Aleyhisselâm, ömür boyu evlenmedi, Fakat sizin Peygamberiniz dayanamadı evlendi. Bu farka ne dersin? - "Bu tabiî bir şey yâhu!" - "Yâhu üstad Ali, biri ömür boyu evlenmiyor, diğeri kaç defa evleniyor, nasıl tabiî olur?" - "Yâhu sizin peygamber, annesinin oğlu, ibnü'l mer'e, kadının oğlu, babası yok, İlâhî bir nefes... Onda erkeklik dişilik aranmaz ki... Bizim Peygamber recul ibni'r recul, er oğlu er, erkek oğlu erkek... Sizin Peygamberiniz aile hayatı, nasıl baba idi, nasıl koca idi, nasıl aile yetiştirdi, nasıl, nasıl?.. Buraları ondan sorulmaz, araştırılmaz. O ilâhî bir mucize. Ruhtan bahsedilemediği gibi, onunda mahiyetinden bahsedemeyiz. Kur'ân'ı Kerim, Hazret-i İsa için İlâhî bir kelime diyor. Allah, ol dedi, oluverdi..."
Sayfa 297 - 298 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Ali Yakup Bey-, Hristiyan Bir Eczacı, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Aşk mı yoksa hayaller mi daha güzel?
Küçük, utangaç ve ürkek bir kızken kimse hiç kimse anlamadı. Bana en yakın olan siz bile anlamadınız. Belki kendim bile anlamadım. Şimdi sık sık bunu düşünüyorum. Ve o zamanki kendimi anlamıyorum. Çünkü mucizelere inanan, gerçekliğin ilk nefesiyle uçup gidecek olan narin, küçük beyaz çiçeklere benzeyen düşleri olan bir kızın yüreğini kadınlar
"Çinliler, bir gün çaysız kalacağına üç gün aç kal, derler."
Sayfa 255Kitabı okudu
Reklam
Aydınlanma” nedir, bilir misiniz Greta? Karanlıkla dolu günlerimizi bir anda aydınlatmaya yetecek muhteşem bir ateş... Bir gün önce bize temel ve vazgeçilmez gibi gelen şeylerin anlamsızlığını ortaya çıkarmak!
yaşamak istiyorum , kalp atışlarımı hızlandıran uzun araba yolculukları yapmak, ufukta güneşin battığı yabancı şehirlere gitmek, ayçiçeği tarlalarından geçmek istiyorum , gün boyunca dünyadaki en güzel makarna çeşitlerini denemek, her gün sabah koşusuna çıkmak, en sevdiğim şarkıyı sanki daha önce hiç dinlememişim gibi en baştan keşfetmek istiyorum
Sayfa 331 - Ephesus yayınlarıKitabı okudu
TOZLU SAHİFELERDEN ÇIKIP YÜREKLERE YERLEŞEN KAHRAMAN: KÜR ŞAD (BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce romanın genişçe bir özetini vermek faydalı olacaktır. Olay 621 yılında, bir yaz gecesi başlar. Yüzbaşı Işbara Alp'ın buyruğundaki Gök Türk erleri bozkırda uyumaya çalışmaktadırlar. Ertesi gün Çin'e akın
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.