Memleketi Çorum'u çok zaman sadece resimlerde gören, İstanbul Doğumlu, hayalperest, idealist, çok okuyan, hastalık derecesinde yazıp, çizim yapan, her insan kadar kusurlu, evli, iki (+1) çocuklu, çalışan, bir yurdum kadını...
Stilist /Yazar
İ.T.Ü Tekstil Teknolojileri ve Tasarım Fakultesi / Moda Tasarım
Depresyona ayıracak vaktim çok az, arada giriyor ve birkaç güne çözümler ile kendimi çıkarıp yola devam ediyorum. Önceki benle şimdiki ben arasındaki dev uçurumu yapan da benim neye üzülüp neye üzülmemem gerektiğini keşfetmem. Elimde olmayan süreçlere üzülmeyi bıraktım.
Fiziksel şiddet düzdür görülebilir ancak ruhsal şiddet sinsidir, acıyana kadar yaralandığınızı hissettirmezler.
Fedakarlıkla minnet duygusu arasındaki ince çizgiyi inşa eden seçimlerinize iyi bakın sizi çaresiz bırakmasın.
#MüjdeAklanoğlu
İnsanlara Risk analizi yaptım.Erkekler ikiye ayrıldı, kimi flört etmek isteyerek alt beynini, kimi riskin manasını ayrıştırarak üst beynini sorguladı. Kadınlar için risk hep aynıydı, duygular. Yani bu tezim şunu kanıtladı.Tek soruya iki cevap veren erkekler ve tek cevaplıkadınlar
Yıllarca iyi bir şey yaparsa sevilirim
Haklı çıkarsam sevilirim
Kendimi açıklarsam sevilirim sandım. Olgunlaştıkça birilerine kendimi kanıtlamaya çalışmanın ne kadar anlamsız olduğunu kavradım. Mutlu olmayı değil, dengede ve huzurlu olmayı öğnedim.
#Müjdeaklanoğlu
Ailenin sende yol açtığı travmaları anlayana ve iyileştirene kadar, öğretilmeyen bireyliğini fark edemeyecek, ilişkilerini kendi özgür seçimlerin zannedecek ve adına “hayal kırıklığı” diyeceksin.
Tecrübelerimi seviyorum bana çok şey öğretti.
İnsan bencilliğinin oluşturduğu acımasız düzeni imtihan sanan ve yaşanan haksızlıklara karşı durmayıp adaleti sadece Allah'tan bekleyerek sindiren insanlara Allah sormaz mı?
"Sana akıl verdim, ne yaptın?"
Aptallıklarımızı kabullendiğimiz oranda akıllı, zayıf yönlerimizi fark ettiğimiz oranda güçlü, bilgiyi öğrenip anlattığımız oranda aydın ve nevrotik yönlerimizi anladığımız oranda sağlıklıyız.
Bu dünya Şerefli görünen şerefsizlerin pavyonu. Sürtükleri ve çingeneleri severim. Biri namuslu numarası yapmaz, öteki milliyetçilik ayağına yatmaz.
C.B
Amacınız sevilmekse eğer, hiçbir şey söylemeyin, yapmayın. Ancak amacınız var olmaksa bir etki yaratmanız gerekir. Konuşun, yazın. Tıpkı Wilde'ın söylediği gibi..
"Bir etki yarattınız mı bir düşman kazandınız demektir. Sevilmek için sıradan biri olmak gerek."
Gizli narsisizm, dışarıya aşırı alınganlık, kırılganlık, düzeni suçlama, tembellik ve kurban rolü olarak da yansıyabilir. (Çaresizlik ayrıdır.) Gizli narsistlerin kendilerini saklamayı en sevdikleri kılıf, kurban rolüdür.
Dramalar ve sürekli tekrarlayan depresyonlar.
“Yani diyorsun ki kendi gerçeklerine gözlerini kapamasının sebebi benim derinlerimden korkması, bu yüzden boşanamam diyerek kendi sığ sularına çekmeye çalışıyor. Sanem ben yüzeysel ve sığ olmak istemiyorum, bu süreçten pişman olup onu suçlamak da istemiyorum. Ben sandım ki benim için doğru kişi o ama…”
“Ah Rose. Doğru kişi diye biri yoktur. Uyumlu ilişki diye bir şey vardır. Bu da çoğunlukla; patolojilerin, defektlerin, bozuklukların ve ihtiyaçların uyumudur.”
“Doktor kafasıyla konuşma benimle, bozuk olan o mu ben miyim?”
Sanem ağlamakla gülmek arası kıkırdadı.
Sevdiğini sanarak destek verdiğiniz kişi güçlendiği zaman bırakacağı ilk kişi siz olursunuz. Çünkü size baktıkça eski zayıflığını unutmayacak. Eskiler buna, "Körün gözü açıldığında kırdığı ilk şey bastonudur." demiş.
Ahlaklı olduğu için kendisini seçilmiş, kurtarılmış sanarak insanların ahlaki yapısını yargılayan her birey ahlakını… ahlaksız olduğu için de kendisini zeki, farklı ve aşmış görerek inançlı insanları aşağılayan her birey de kişiliğini sorgulamalıdır.”
Kendi evinde gurbeti yaşamak diye bir şey var. Her akşam orada uyuyor, her sabah orada uyanıyor, işten ya da alışverişten oraya geliyorsun ama kendini oraya ait hissetmiyorsun. Çok zaman yük gibi, bazen fazlalık gibi çok zaman işe yarandığın sürece değer gördüğünü bildiğim kendini kanıtlama çabası gibi...
Gereksiz fedakarlık insanın ömründen, çok fazla kendinden vermek psikolojinden götürür. Kendine değer verdiğin gün herkes sana değer algısını yeniden yapılandıracak, hala geç değil kendi içinde, kendi evinde gurbeti yaşama. Sadece kendini sev yeter.
Başkalarının ne düşündüğünü keşkelerimi gömdüğümde bıraktım. Önceden şöyle olsaydı böyle olsaydı diye düşündüğüm tüm keşkelerimi iyikilerim yaptığım gün anladım ki her keşkem bir tecrübeme kapı aralamış ve her tecrübem beni daha olgun, daha sabırlı, saha pozitif bir sürece çekmiş. Geçmişte nefes alamadığım süreçlerde çöküş başlardı, şimdi her çöküşün içinde şifanın saklı olduğunu bilecek olgunluktayım. Artık keşke değil, neyse değil, meğerse değil, "Derdi veren Allah dermanı da vermiştir, "Hasbinallah ve nimel vekil," diyorum çünkü o ne güzel vekildir.
İnsanların çok çabuk çöküş yaşadığı bu süreçte, tahammül seviyesinin dibe zirve yapmasının en etkin sebebi empatiyi ve sempatiyi unutmamız oluyor. Birilerinin düşüncelerini yargılamak ve eleştirmek yerine, herkesin kendi bakış açısından düşüncesinin kendine göre doğru olabileceğini ama onun doğrusunun size yanlış gelebileceğini fark etmek ve ettirmek olduğunu, asıl bunun sağlam bir iletişimin temel asası olduğunu hatırlamak gerekir.
Herkes yerdeki 6'yı altı olarak göremez kimin bakış açısından bu 9 olabilir.
#ECEM
Bitmeyen geceler sabırsızca günün doğmasını beklerken, güneş ondan başka herkese doğmuştu. El açıp başlasın diye dua ettiği şeylere, şimdi bitsin diye ısrar ediyordu. Hâlbuki daha çocuk sayılacak ruhu vardı, erkenden olgunlaşmaya zorlanıyordu. Çocuksu kelimeleri olgunlukla dokunuyordu. Hayal ettiği zamanlar ve mutlu anıları, çok çabuk kalkıp giderek yerini acıya bırakmıştı. Oysa bir saniyesi bile boşa gitmesin diye uğraştığı ömrünü, şimdi elinin tersiyle geriye ittiriyordu.#hasremyayinlari #mujdeaklanoglu #adibendesakli #kaderimdesakli #ecem #bookstagram #bookstacoffe #kitapsoz #cikti #yeni #simdisatista
hasremyayinlari.com
Geçmişin karanlığına saplanmış beyaz bir ışık gibiydi adam. Sönse kaybolacak, yansa içindeki enerjisi bitecekti.
Sırtında taşıdığı yüklerin kamburlaştırdığı yorgun bir vicdanı, kalbinde nasır tutan şefkatin dikenli telleri vardı.
Güvenmek onun için iradesizlik, maskesini çıkarmak güçsüzlüktü, ta ki hayatına o girene kadar…
Rüzgâr Esme’yi öğrenene kadar!
Diliyle dünyasını başına yıkacak kadar gözü kara, varlığıyla ona cenneti armağan edecek kadar huzur kokan kadın…
Merhametsiz bir adamın kalbine hapsolmuş bir güzellik…
Güzel bir kadının duvarlarına çarpmaktan yorgun düşmüş bir adam…
Geçmişin pislikleri, amansız çıkagelen düşmanlar ve onca şeye rağmen sevmeyi öğrenmeye çalışan iki kırgın yürek…
Sevmek; öğrenilebilir mi? Büyük hataların telafisi yoktur, peki Özlem Tekin’inde dediği gibi…
Aşk; her şeyi affeder mi?
#hasremyayinlari
#mujdeaklanoglu
#Tanıtımbülteni
hasremyayinlari.com
Onunla birlikte büyümüşlerdi. Onun yaşadığı hayat tarzını, nasıl zorluklarla savaştığını, en iyi o biliyordu. Geçmişin izlerini yok etmek için, hayatına temiz bir sayfa açmak için, nasıl canını dişine taktığını o görüyordu. Sonunda demişti: Kötü de başlasa, onun hayatında da iyi bir şeyler oluyor “Rüzgar Esme’yi öğreniyor.” derken her şey bozuk bir kaset gibi başa sarmıştı, arkadaşı yine o dipsiz çukurun içine çekiliyordu. “Allah’ım!” dedi. “Bu sefer olmaz, o bunu kaldıramaz. Duruşunda sakladığı korkularını… Onun canavar yanını bırakıp insani yanını alma.” dedi.
hasremyayinlari.com
#banasevmeyianlat #mujdeaklaonoglu #harsremyayınları #banaesmeyianlat